Sevgili Mathilda

Toplumsal ütopyalar bu yüzyılın trajik hayal kırıklıkları olmuştur. Temel yanılgı toplumun yapılarını değiştirerek insanın da doğal olarak değiştirilebileceğini düşünmek olmuştur. Oysa ben tam tersinin olması gerektiğini düşünüyorum: Sadece içsel olarak gelişmeyi başarmış insan, sadece bilinçli insan, gidişatın değişmesi için çalışabilir. [s.14] Yaşamın, manzara seyredilen bir teras değil bir yürüyüş olduğunu ve bu yürüyüşün bazı noktalarında yokuş tırmanmak gerektiğinin bilincinde olmak gerekir. [s.59] Sahip olmaya bağlı bir mutluluğunun peşine düşmüş ve bunu elde etmiş bir kişi, yaşamının bir noktasında değişik bir mutluluk olduğunu sezer ve varolma yolu üzerinde ilerlemeye başlar; ama bunun tam tersi asla olmaz, yani varolmanın doluluğunu tatmış bir kimse asla bu doluluğu terkedip sahip olma yolunu seçmez. [s.108] Yaratılmış olan yeryüzü bize, biz de bu yaratılmış değerlere emanet edildik. Bizler uzun bir süre inanılmak istenildiği gibi onun efendisi değiliz, onun konuğuyuz ...