Kayıtlar

Temmuz, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tünel

Resim
Öykümüzün kahramanı Juan Pablo Castel’in trende yolculuk yaparken aklına gelen “aptal fikir” zaman zaman benim de aklıma gelir. Demek ki sadece benim aklıma gelmiyormuş diye gülümsedim romanı okurken: Tren Buenos Aires'e doğru yol alırken pencereden dışarıyı izliyordum. Bir çiftlik evinin yanından geçtik; sundurmada duran bir kadın trene bakıyordu. Aklıma aptal bir fikir geldi: “Bu kadını yaşamımda ilk kez görüyorum ve bir daha görmeyeceğim.” Düşüncem bilinmedik bir ırmağın sularında yüzen bir mantara benziyordu. Bir süre sundurmadaki kadının çevresinde yüzdü. Bu kadının benim için ne önemi vardı ki? Ama bu anın yaşamımda bir kereye mahsus var olduğunu ve bir daha tekrarlanmayacağını düşünmeden edemiyordum; benim açımdan bakıldığında o kadın tıpkı ölmüş gibiydi. Birisi içeriden çağırmış olsaydı ya da tren azıcık gecikmiş olsaydı o kadın yaşamımda hiç yer almayacaktı. (s.110) Martin Casariego’nun Tünel için yazdığı öndeyiş [ oku ] Rasim Özdenören’in Aşk ve Delik yazısı [ oku ...

Acı Çikolata

Resim
Rivayet olunur ki: Hızır aleyhisselam Allah Dostlarından birinin evini ziyarete gider ve bu ziyareti esnasında kendisine yemek ikram edilir. Hızır aleyhisselam yemeği yemekten kaçınınca Allah Dostu yemeğin helal lokmalardan mürekkep olduğunu söyler. Hızır aleyhisselam da yemeğin helal olduğunu bildiğini fakat yemeğin öfke ve gafletle pişirildiğini ve bu yüzden yemeğe yanaşmadığını, söyler. * * * Annemden pasta, börek ve yemek tarifi aldıkları halde annem gibi güzel yapamadıklarını söyleyen teyzelere “Bizim hanımın elinin kiri”, der babam, “kaliteli de ondan” (Yani, bu kibar ve esprili bir şekilde: Bizim hanım yaptığı yemeklere ilgi ve muhabbetini katıyor, manasına geliyordu) Demek ki bir yemek hangi “hâl” üzere pişiriliyorsa “o hâl” üzere bir lezzet alıyor. Ayrıca insanın hal, hareket ve davranışlarında da “o hâl” üzere etki bırakıyor. Acı Çikolata da bu bağlamda bir kitap. Ana konusunun yanında, yemek pişirirkenki ruh halinin o yemeği yiyen insanlardaki nasıl etki bıraktığına...

Suskunlar

Resim
Hayat denilen şu kısacık yolculukta, ama canlı ama cansız, ama güzel ama çirkin, ama dost ama düşman, kendilerine refakat eden her şeyi sevip koruyan bu ehl-i insaf dervişler, fırlatıldığında bir insanın kafasını dağıtacak bir taşı bile incitmek istemezlerdi. Çünkü biiznillah dile gelse, sonsuz bir masalı anlatacak o taş, Allah'ın sırdaşı, dolayısıyla kendilerinin can dostu idi. Kâinâtın âhengini bozmaktan, yaratılan her şeye zarar ve zevâl vermekten çekinen bu efendilerin zikir çektikleri mekan o kadar ferah ve dingindi ki, zincire vurulmuş en saldırgan deliler ve zincirlerinden boşanmış en amansız fırtınalar bile, böylesi bir yerde huzur bulurdu. [s. 121] 'Göz'ün vazifesi sadece 'görmek' değil, Hakikat'i görmektir. Hakikat'i gören bir göz, artık başka bir şeyi göremez. Çünkü o artık, başka bir vazifeyle mükellef değildir ve başka bir gayesi de yoktur. [s. 165] * * * Suskunlar gerçekten de bir cümle ya da paragrafla anlatılabilecek bir kitap değil. Al...