Kayıtlar

2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tahir Sami Bey'in Özel Hayatı

Resim
- Ee, mirim, size söylemiştim; ya hanım, ya kitap; birini tercih edeceksiniz. - Olmuyor efendim, olmuyor. Birini tercih etsem ötekisi darılıyor. - İki evli oldunuz yani. - Tam buyurduğunuz gibi. Geçende beni âdeta tehdit etti. İskender Bey yapmacık bir merakla: - Ya! Olacak şey değil! - Oldu efendim, inanın oldu. Ellerini beline koyarak: "Bana bak Kazım Efendi, ya ben, ya kitapların, seçimini yap" dedi ve çekildi. - Ne yaptınız? - Ne yapabilirim efendim? Hanımdan korkmayan mı var. Bu yaşta yalnız kalmak zor. E, kitaplara da kıyamıyorum. - Çözüm! - Çözüm şöyle efendim. Hanıma göstere göstere bazı kıymeti kalmamış kitapları, laf aramızda benimkileri de peyderpey tasfiye ediyorum. Her hafta büyücek bir paket fakan. - Ee, inandı mı hanım? Adam keyifleniyor: - İnandı, inandı. İnanmakla kalmayıp bana mükafat olarak bir mantı yaptı ki, parmaklarınızı yersiniz. - Oh, oh! İş tatlıya bağlanmış, neyse. İskender Bey bu tatlı sohbeti dikkatle dinlemekte olan Sami'ye d...

The Godfather

Resim
Artık filmlerden de altını çizdiğim satırlara yer vereceğim. Baba'dan güzel bir söz: Çünkü ailesine zaman ayırmayan bir adam, asla gerçek bir adam olamaz. THE GODFATHER - I (1972) Yönetmen : Francis Ford Coppola Roman : Mario Puzo Senaryo : Mario Puzo, Francis Ford Coppola http://www.imdb.com/title/tt0068646/

Kağıt Helva

Resim
Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir. [s.11] İnsan ilk defa gördüğü birine ilk defa görüyormuş gibi bakmalı. Daha evvel gördüklerine bakar gibi değil. Yani her yeni insan bir muamma demek; bilinmeyen bir şeyler var orada. Yeni yürümeye başlayan çocuklar bunu bilir. Böyle bakarlar işte her şeye, hayretle. [s.32] Dışadönük, kendini beğenmiş insanlara kıyasla içekapanık ve mütavzı insanların parıltısı daha azdır belki. Ama böyleleri oksijen gibidir. Varlıkları hemen anlaşılmasa da yokluklarında nefes almaz zorlaşır. [s.38] Sakın ola hor görme Pinhan, canları hor görme. Bak bu gayb alemine, bir kendini gör. Bak kendine, cümle mahlukatın özünü gör. Devri tamam olan gelir, devri tamam olan gider. Gelen gidende saklıdır; giden gelende saklı .[s.65] Rüyaları hep kadınlar arşivler. Ta genç kızlığında gördüğü rüyayı bir kenara not etmek, kız kardeşinin hamileyken gördüğü bir rüyayı bugün hala hatırlıyor olmak ve rüyalar üzerinden birbiriyle temasa geçmek kadınlara...

Saklı Lezzetler

Resim
Yaşamak yazmakla çelişiyormuş gibi görünüyorsa üstesinden nasıl gelinir? Bunu çok düşündüm. Gerçekte hiçbir çelişki olmadığının farkına varıncaya kadar düşündüm. Yaşamın yerini yazın alamaz, yazının yerini de yaşam. Bu çelişkiye ancak biri diğeri uğruna reddedilirse düşülebilir. Hayatı seven, yazını küçümseyemez, yazını seven de hayatı. Okumak aynı zamanda yaşamaktır; okuyarak yaşamak ve yaşamı okumak. Kendini okumayla sınırlandırmak sanatın yaşamsal gücünü , yani yaşantıyı reddetmektir. Çünkü yapıtın hem beslendiği kaynak hem de hedefi olan yaşam, yapıta kadar süren, yapıttan sonra devam eden "öbür ses"tir. Kişisel tarihimizin bazı anlarında bu iki yönden birini ihmal etmişizdir. Ya yazına odaklanarak yaşamı ihmal etmişizdir ya da yaşama kapılarak deneyiyimimizi yazında ifade etmeyi. Bu sonuca vardığımda rahat bir nefes aldım. Doğru açıdan bakıldığında metinler hala yaşamsaldı; yeni bir bakışla ele alınmaya değiyordu [s.9-11] SAKLI LEZZETLER -Mutfağa Felsefi Bir Yaklaş...

Mahalle Kahvesi

Resim
Genç adama baktım. Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu. İhtiyarlar sakin, ciddi, adeta haindiler. Kahveci başını iki eli arasına almış kahve ocağında oturuyordu. On dakika bir mecliste insanların susması korkunç bir şeydir: Dehşetli sükût uzuyordu. (s. 11, Mahalle Kahvesi) Her nevi kendi kendine konuşmaları istediğimiz kadar ayna vesilesiyle uzatabiliriz. Aynaya bir genç kız baktırır. Bir erkek düşündürtür. Kendi kendine vurgunlara ayna öptürür. İhtiyarlara ölüm, tabut kefen gösterir, veremlilere korkunç ateşlerinin ışığını aynadaki gözlerinde yakarız. Aynaya düşman kesilmek, onunla dost olmak da mümkün. (s. 15, Plajdaki Ayna) Eline düşen çeyreğe bir baktı. Yüzünü kaldırdı. İşte orada, o ela gözlerin içinde, insanları olduğu gibi değil, olacakları gibi sev, diyen adamın adeta fikrini okudum. (s. 24, Uyuz Hastalığı Arkasından Hayal) Yolda bir cıgara yakmak canınız istese, kibritiniz de olmasa, gidip de kimden yakarsınız? Bir yol sormanız lazım gelse, kime sorarsınız? Bir k...