Mahalle Kahvesi

Genç adama baktım. Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu. İhtiyarlar sakin, ciddi, adeta haindiler. Kahveci başını iki eli arasına almış kahve ocağında oturuyordu. On dakika bir mecliste insanların susması korkunç bir şeydir: Dehşetli sükût uzuyordu. (s. 11, Mahalle Kahvesi)

Her nevi kendi kendine konuşmaları istediğimiz kadar ayna vesilesiyle uzatabiliriz. Aynaya bir genç kız baktırır. Bir erkek düşündürtür. Kendi kendine vurgunlara ayna öptürür. İhtiyarlara ölüm, tabut kefen gösterir, veremlilere korkunç ateşlerinin ışığını aynadaki gözlerinde yakarız. Aynaya düşman kesilmek, onunla dost olmak da mümkün. (s. 15, Plajdaki Ayna)

Eline düşen çeyreğe bir baktı. Yüzünü kaldırdı. İşte orada, o ela gözlerin içinde, insanları olduğu gibi değil, olacakları gibi sev, diyen adamın adeta fikrini okudum. (s. 24, Uyuz Hastalığı Arkasından Hayal)

Yolda bir cıgara yakmak canınız istese, kibritiniz de olmasa, gidip de kimden yakarsınız? Bir yol sormanız lazım gelse, kime sorarsınız? Bir kalabalığın toplandığı yerde, ne oldu acaba, diye kime dersiniz? Ben öyle adamlardan biriyim. Daha çok kendisinden cigara yakılabilen, yol sorulabilenlerden olduğum için hayatımdan memnun olduğum da olur, olmadığım da. (s. 26, Dört Zait)

Cigara içmekten vazgeçilebilir mi? Hikaye yazmaktan da, körolası, vazgeçemiyoruz. (s. 28, Dört Zait)

Gelelim hikâyeye. Vapur bekliyordum. Hayır vapur da beklemiyordum. Evime gitmek için, yanlış söyledim, gitmemek için vapurun kaçmasını bekliyordum. (s. 28, Dört Zait)

Sen de galiba bir gün bana böyle acıyarak baktındı... Hani ben de senden, bir yol sormuştum: Saadet yolunu, hatırlıyor musun? (s. 30, Dört Zait)

Vapurdan benim alakamı çekecek, üzerinde üç dakika meraklanacağım hiç kimsenin çıkamadığı günler olur. Ama böyle günler vapurdan çıkanların üzerinde düşünmek istemediğim günlerdir... (s. 31, Hallaç)

Şu uyku insanın sevgilisi gibi bir şey, gelmeyince sinirlendiriyor. (s. 32, Hallaç)

Hani bazı çocuklar ısrarla bir fena hareketi yapmadıklarını iddia ederler. Hakikaten de yapmamışlardır. Ama yapmış gibi bir halleri de vardır. Yapmamış insanların tabiiliğini bir türlü alamazlar. İşte ben o çocuklardan biri gibi idim. (s. 47, Bilmem Neden Böyle Yapıyorum?)




MAHALLE KAHVESİ 
Sait Faik Abasıyanık
Yapı Kredi Yayınları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed’in Liderliği

Râvi

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde