Savaş Uçuşu

Haylaz bir öğrenciyim... Şu güneşin tadına varmaktan da, yazı masasının tebeşirin, kara tahtanin çocuksu kokusunu içime çekmekten de zevk duyuyorum. İyice korunmuş bu çocukluğa öyle bir sevinçle dalıyorum ki! Evet, biliyorum: Önce çocukluk vardır, kolej ve arkadaşlar, sonra gün gelir ki sınava girilir. Bir diploma alınir. Gün gelir ki, yüreği üzüntüyle daralarak büyük bir kapıdan dışarı çıkar insan, o anda adam olmuştur birdenbire. Attığı adım daha ağır basar toprağa. Hayattaki yoluna girmiştir artık. Yolun ilk adımlarını atar. Silahlarını gerçek düşmanlara karşı kullanacaktır. Cetvel, gönye, pergel dünyayı kurmaya yarayacaktır artık, ya da düşmanları alt etmeye. Oyun moyun kalmamıştır! (s.5) Yazın rahatlığıyla ölüm arasında ne gibi bir çelişki olabilir, ortalığı saran tatlı hava bizimle alay eder gibi değil. Ama şöyle bir düşünce geliyor ak lıma: "Bozulup gidiyor bu yaz. Durakalmış bir yaz bu..." Bırakılmış biçerdöverler gördüm. Bırakılmış orak makineleri. Yol hendekleri...