Kayıtlar

Ocak, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Edep Yâ Hû

Resim
Edep, "Edep yâ hû!" ihtarına muhatap olmamaktır. (s. 9) Prof. Massignon, College de France'de ders esnasında, "Öyle Müslüman kızları bilirim ki, Lafza-i Celâl'i söyledikleri zaman hicablarından yüzleri kızarır, önlerine bakarlar ve ancak öyle Allah diyebilirler" derdi.  Evet, benim de çocukluğumda, gençliğimde, Müslüman Türk kızları hep öyle idiler. Allah lafzını söylerken hicab ederler, hayâ ederler, yüzleri kızarır, mahcup şekilde önlerine bakarlardı.  Şurasını da arz edeyim ki yalnız gençler, genç kızlar değil, saygıdan, huşûdan, hiç kimse günlük konuşmalarında bugünkü kadar sık Lafza-i Celâl'i ağzına almazdı. Yemin etmez, kahkaha ile gülmez, tebessüm ederdi. Demek ki Müslüman Türk yani Osmanlı terbiyesinde edep, ilk önce Allah ile kul arasında başlıyordu. Resûlullah Efendimize, diğer resuller, nebiler, veliler, Ashâb-ı Kiram ve Selef-i Salihîn, mertebe ve makamlarına göre, 1400 seneden beri aynı hürmeti, aynı sevgi ve merbutiyeti Osmanlıdan görüyorla...

Mesnevi Altıncı Cilt

Resim
  Hazret-i Peygamberin işaretleri, fetih içinde fetih, fetih içinde fetihtir. Onun canına, mübarek zamanına, çocuklarının devrine yüz binlerce salât ve selâm olsun. (c. 6, b. 176-177) Sen Cenab-ı Hakk için hizmet et. Halkın onu kabul veya reddetmesiyle ne işin var. (c. 6, b. 865) Fikrin donmuş düşünemiyorsan git, zikret. Zikir, fikri harekete getirir. Zikri, bu donmuş fikre bir sır güneşi kıl. (c. 6, b. 1497-1498) Yarayı yarıp öyle merhem koymak gerektir. Pisliği akıtmadan merhem koyarsan iyice azdırırsın.  Yaranın altındaki eti gizlice yer. Yarım bir faydası olsa da elli zararı  olur. (c. 6, b. 2630-32) Günlük namaz beş vakittir ama âşıkların namazı devamlıdır.  O başlardaki sarhoşluk, değil beş vakitle nice yüz binlerce vakitle dahi teskin olunmaz. (c. 6, b. 2694-95) Yalancı iştiha, lezzetini kaybetmek korkusuyla yemeye hırslandırır, çabuk çabuk yedirtir, zaten bu bir hastalıktır. İştiha gerçek ise yavaş yavaş yemek, yemeğin hazmolması için daha hayırlı ve faydalıd...

Benim Küçük Dostlarım

Resim
Çocukları pek severim. Hayatta her insanın bir zaafı bir iptilası vardır. Benim tek büyük zaafım da - Niçin itiraf etmemeli...- çocuk sevgisidir! Ve bu aşk yüzünden ışık çevresinde dönen pervane misali öğretmenlik mesleğine tutulup kalışım bundandır. Yalnız sevimli, terbiyeli, zeki ve çalışkan olanları değil, -Böylesini herkes sever! - ben sevimsiz, somurtkan, haylaz, hatta aptal çocukları da severim. Bana "Öğretmenim" diyen ses, beni "Annem" diye çağıran ses kadar sevgili ve kıymetlidir. Bir yaşından yirmi yaşına kadar her çocuk, bence zevkle okunmaya değer meraklı bir kitap; karşısında uzun uzun, hayran hayran düşünülecek bir bilinmeyenler alemidir. Yirmi bir yıldan beri bu kitapları yaprak yaprak, satır satır okumaya ve anlamaya çalışıyorum. Fakat hala "Çocuk" adlı kitapta anlayamadığım, sökemediğim cümleler rastladığım olur. (s. 9) Böyle başlıyor "Benim Küçük Dostlarım" kitabının önsözüne Halide Nusret Zorlutuna. Kitap, öğretmenlik yıllarında...