Şeker Portakalı

Bu şarkıyı her duyduğumda sebebini çözemediğim bir hüzne kapılırdım. Totoca'nin elimi sertçe çekmesiyle kendime geldim. "N'oldu, Zezé?" "Hiç. Şarkı söylüyordum." “Şarkı mı?" “Evet." “Demek ki kulaklarım sağır olmuş." Acaba insanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor olabilir miydi? Sesimi çıkarmadım. Bilmiyorsa benden öğrenecek değildi. (s. 15) "Totoca.” "Ne var?" “Aklımız erince, erdiğini hisseder miyiz?" "Ne saçmalıyorsun be?" (s. 15) "Geleceğin parlak, afacan. İsmini boşuna Jose yani Yusuf koymamışlar. Sen güneş olacaksın ve yıldızlar etrafında parıldayacak." (s. 23) Sabahki hüzünlü düdüğü akşamüstü saat beşte daha da fena gelirdi kulağıma. Fabrika bir ejderhaydı; her sabah insanları yutan, akşamlarıysa yorgun insanlar kusan bir ejderha. (s. 62) Bunun üstüne ona iyice sokulup başımı koluna yasladım. "Portuga!" "Hı..." "Ben senin yanı...