Kayıtlar

2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Veba

Resim
Sevgisiz bir dünyanın ölü bir dünya gibi olduğunu ve bir an gelip insanın hapishanelerden, çalışmadan ve cesaretten usanıp, bir varlığın yüzünü ve şefkatle aydınlanmış bir yürek dilediğini biliyordu. [s.235] İnsanların tüm mutsuzluğunun açık konuşmamalarından kaynaklandığını anladım. [s.228] Bir kenti tanımanın en bildik yollarından biri de insanların orada nasıl çalıştığına, orada birbirlerini sevdiğine ve nasıl öldüğüne bakmaktır. [s.9] Oran kuşkuları olmayan bir kenttir, yani tümüyle modern bir kent. Buna olarak bizim burada insanların birbirini nasıl sevdiklerini belirtmeye gerek yoktur. Erkekler ve kadınlar aşk edimi denen şeyde çabucak birbilerini yutarlar ya da iki kişilik uzun bir alışkanlık geliştirirler. [...] Heryerde olduğu gibi Oran'da da zamansızlıktan ve düşünmemekten insanlar bilmeden birbirini sevmek zorundadır. [s.10] İnsan alışkanlıklarını edindikten sonra günlerini kolay geçirir. [s.11] Akıl, yürek ve tenle birbirine bağlanan varlıklar, on sözcüklük b...

İlk Aşk

Resim
Ah gençlik! Hiç bir şey umursadığın yok senin. Sanki dünya nimetlerinden faydalanman sona ermeyecekmiş gibi.. Kedere, acılara aldırdığın yok; onlarda bile hoş bir yön bulursun. "Ben yaşıyorum ya!.." diye böbürlenirsin. Çünkü günlerin nasıl yıldırım hıziyle ardı ardından koştuğunun farkında değilsin şimdilik. Senin güzelliğinin sırrı belki de herşeyi yapabilmenin gücünde değil, bunun imkânına inanmandadır. [s.73-74] İLK AŞK İvan Turgenyev Türkçesi: Nihal Yalaza Taluy Varlık Yayınevi

‘Canlı Tanıklar’ ve Adalet

İnsan yüzüne baktığımda, onun nurunu görmek isterim. Eğer onda yerleşmiş, onun hayatına, tavırlarına, davranışlarına, yaşamının milimetrelerine yansıyan nur ‘görünür’ ise, bana hiçbir ahlak ve felsefe kitabının öğretemediğini gösterecektir. Evrensel nur her yerde. Çamurda mesela. Evrenin her yerine dağılmış, ancak bölünmüş ve parçalanmış değil, her bakışı kendi bütünlüğüyle kuşatan bir feyzden bahsediyorum. Bu feyz sayesindedir ki, gerçeğin bizim görmediğimiz bir boyutta da devam ettiğini, varoluşun herhangi bir anında bu gerçekliğin pat diye kesintiye uğramadığını seziyoruz. Yani bir metafizik boyut görüyoruz çamura baktığımızda. Çamurdaki nur olmak bu yüzden her zaman mümkün. Yazının devamını [ oku ] ‘Canlı Tanıklar’ ve Adalet Leyla İpekçi Taraf Gazetesi, 31 Temmuz 2009

Mevlana'nın Dilinden Dualar

Resim
Çoğunluğu Mesnevi’den olmak üzere Divan-ı Kebir ve Fihi Ma Fih’ten duaların yer aldığı bu hacmi küçük yoğunluğu büyük kitabı zevkle okuyorum. Rabbimiz, Sana kavuşacağımız, Seninle buluşacağımız gün bizi nûrlandırdıkça nûrlandır. Rabbimiz, günahlarımızı affet, bize mağfiret elbisesi giydir! Rabbimiz, bizim insanlarla aramızda olan dargınlılar, kırgınlıklar ancak bedenimiz yüzündendir. Rabbimiz, şu beden duvarının ötesindeki dostluk bahçesi, aşk bahçesi ne de güzel bir bahçedir, ne de hoş bir bahçedir! Rabbimiz, şu duvarı kaldır da aradaki engel, aradaki düşmanlıklar yok olsun! Rabbimiz, gerçekten de günahlarımız yüzünden Senden utanıyor, özür dilemedeyiz. [s. 41] Ya Rabbi! Benim dua edişimi Senin de kabul buyuruşunu Senden başka kimse bilmez. Allah'ım o duayı benim gönlüme Sen verdin; gönlümde yüzlerce ümit uyandırdın. Ey gönlümdeki istekleri, doğacak çocuk gibi oynatıp duran Rabbim! [s.68] MEVLANA’NIN DİLİNDEN DUALAR Prof. Dr. Abdülaziz Hatip Nun Yayıncılık

Dönüşüm

Resim
Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Zırh gibi sertleşmiş sırtının üstünde yatmaktaydı ve başını biraz kaldırdığında bir kubbe gibi şişmiş, kahvrengi, sertleşen kısımların oluşturduğu yay biçimi çizgilerle parsellere ayrılmış karnını görüyordu; karnının tepesindeki yorgan neredeyse tümüyle yere kaymak üzereydi ve tutunabileceği hiçbir nokta kalmamış gibiydi. Gövdesinin çapıyla karşılaştırıldığında acınası incelikte çok sayıda bacak, gözlerinin önünde çaresizlik içerisinde, parıtılar saçarak sallanıp durmaktaydı. "Ne olmuş bana böyle?" diye düşündü. Gördüğü, düş değildi. Biraz küçük, ama normal, yani içinde insanlar yaşasın diye yapılmış olan odası, ezbere bildiği dört duvarın arasında eskiden nasılsa, şimdi de yine öyleydi. Üstünde paketten çıkarılmış kumaş örneklerinin - Samsa'nın uğraşı pazarlamacılıktı - yayılı olduğu masanın üzerinde, kısa süre önce resimli bir dergiden kesip, altın yaldızl...

Tevekkülün İncelikleri

Resim
Bil ki ey kardeşim, yüce Allah'a ermek isteyen kişi işe kapısından başlamalı ve O'na gerekli vasıtaları kullanarak varmalıdır. Terk edilmesi, kurtulunması ve arınılması gereken şeylerin en önemlisi, tedbirin varlığı ve takdir edilmiş şeylere direnmektir. İşte bu kitabı bu konuyu açıklamak ve ilgili meseleleri ortaya koymak için yazdım. İsmi müsemmasına ve lafzı manasına uygun olsun diye adını  et-Tenvir fi iskatı’t-Tedbir  koydum. Yüce Allah şöyle buyurdu : “Hayır! Rabb’ine yemin olsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmelerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir burukluk duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa, 65) “Rabb’in dilediğini yaratır ve seçer. Onların seçim hakkı yoktur! Allah onların ortak koştuklarından münezzehtir ve şanı yücedir” (Kasas, 68) “Yoksa insan, umduğu her şeye sahip mi olacak? Oysa ahiret de dünya da Allah’ındır.” (Necm, 24-25) Resulullah da –sallallahu aleyhi ve sellem- bu manada...

El-Muhkem Fi Şerhi'l Hikem

Resim
Kastamonulu Balıklızade Ahmet Mahir Efendi (1860-1922) tarafından şerh edilen El-Muhkem Fî Şerhi'l Hikem isimli eseri sadeleştirip yayına hazırlayan Selahattin Hacıoğlu Beyin kitaba yazmış olduğu önsözden: Yahya Efendi Dergahının son şeyhi Abdülhay Öztoprak Hazretlerinin (1884-1961) ders olarak okuttuğu ve tasavvufi hikmetlerin derin manalarının anlaşılır bir dille izah edildiği bu eser, Ergun Zekai Tamer Efendi Hazretlerinin emir ve himmetleri ile günümüz diline çevrilerek kısmen sadeleştirilmiş olup ilk kez baştan sona ve şerhleriyle birlikte Ümmet-i Muhammed'in istifadesine sunulmuştur. Temenni ederiz ki bu kıymetli eseri okuyup amel etmeye çalışanlar, kitapta geçen hikmetlerin manalarından azami derecede istifade ederler. 26. Hikmet: Ey mürid! Rabbin ile talep ettiğin şey yolunda gider, kolaylaşır. Nefsinle yapmaya kalkıştığın işler ise rast gitmez ve sonu hüsran olur. İzah : Buradaki talep, dini taleplerin ve mercii din olan dünyevi maksatların topun...

Çölde Biten Rahmet Ağacı

Resim
Çölde Biten Rahmet Ağacı , Safiye Erol Hanımefendi 'nin 1962 yılı Ramazan ayı boyunca Yeni İstanbul Gazetesi 'nde tefrika edilmiş eseridir. Başlangıçta iki kısım olarak düşünülmüş ise de Ramazan bittikten sonra devamını yazmamış değil, yazamamıştır. [...] Bir mütefekkir hanım romancının Hazret-i Peygamber gibi bir şahsiyetin hayatından bazı safhaları kendi dünyasında muhakeme edişinin bir sonucu olarak böyle bir eseri, güzel üslubu ile okumak ayrı bir zevk olacaktır. [Önsöz, Halil Açıkgöz] Ben, çok pek çok sevdiğim İbrahim (a.s.v)'i hep bir engin ovada asasına dayanmış, ufuklara kadar yayılan obalarını, sürülerini gözler, görürüm. Saçı sakalı ak pak, kendisi bir delikanlı gibi zinde, yüzü buruşuk gözleri atmaca gözü gibi keskindir. Hak yolunu bulmak, Hak yolunda yürümek uğrunda insalığın geçirdiği ve daha geçireceği kanlı savaşın tekmilini nefsinde yaşamıştır o. [s.16] Bir kavmin vasıflarını, yine o kavmin sanatı kadar canlı ve kestirme yoldan belirtecek vasıta olamaz. ...

Hey Gidi Günler Hey

Resim
Türk edebiyatının iki güzide hanımefendisi Sâmiha Ayverdi ve Safiye Erol, edebin kelama nasıl dönüştüğünün en güzel örneklerini eserlerinde okuyucularına sunuyor ve kitapları raflarda okunmayı bekliyor.. Milattan evvel yaşamış olan Roma imparatorlarından Marc Orelle diyor ki: "Herşeyi yaratan sebebin aslına kadar çık. Onu maddeden tecrit ederek dikkatle mülahaza et ve sonra da bağlandığın şeyin azami ne kadar zaman dayanacağını tayin eyle. Zira ne zenginlikte, ne şerefte ve ne de dünyanın bütün zevklerinde saadet bulabilirsin. O halde saadet nedir, dersen, insan tabiatına layık olan işlerdir. Öyle ise arzularını ve fiillerini meydana getiren prensiplere sahip olmalı. Bu prensipler bize iyiyi kötüyü tanıtan ve insanı hür, cesur, doğru kanaatkar ve perhizkar yapan şeylerdir ki bunların haricinde bir hayır olmadığını işte o prensipler ifade eder. Kainat bir vahdettir, bir ahenktir. Ancak bu vahdeti muhafazaya yarayan şeyler hayırdır. İfnaya mail olanlar ise şerdir. Düşüncesi...

İdeal Öğretmen

Resim
1880'li yıllarda Moskova Üniversitesi´nin bütün profesörleri, öğrencileri ve Moskova´nın aydınlar grubu, büyük bir şaşkınlık yaşıyorlardı. Çünkü tanık oldukları şey, o güne kadar görülmemiş bir şeydi... Üniversitenin en genç Matematik Profesörü S. A. Raçinski, Üniversitedeki kürsüsünden istifa edip ayrılmış, Rusya´nın Smolenska Eyaleti´nin Tatevo Köyü´nde öğretmenliğe atanması için, Eğitim Bakanlığı´na bir dilekçe vermişti.Bilim dünyası onunla övünürken ve bir çok Matematik bilgini ondan önemli buluşlar beklerken, bu genç profesör, kendi arzusu ile üniversitedeki eğitim ve öğretim çalışmalarına son veriyordu. Herkes, "Ama neden?" diye büyük bir merak ile soruyordu.Raçinski ise, bu sorulara tek bir cevap veriyordu:"Bir köyde, sıradan bir köy öğretmeni olmak için!.." (Arka Kapak) "Fakat, eğitim görmemiş, aydınlatılmamış ve yetiştirilmemiş olan milyonlarca insanı, bundan sorumlu tutmak doğru mudur? Hiç şüphesiz bu bir millet için en büyük felakattir. Fak...

Ahadiyet, Tezhîbü'l Ahlak ve Mev'ize-i Hasene Risaleleri

Resim
Bu kitapta Ahadiyet, Tezhîbü'l Ahlak ve Mev'ize-i Hasene risaleleri yer alıyor. Ahadiyet Risalesi'nden: Eğer biri sual etse ve: “Sen yalnız Allah’ın var olduğunu, diğer bütün şeylerin yok olduğunu söyledin; ya bu görünen eşya nedir, biz hala bunları görüyoruz?” dese. Cevap veririz ki, bu söylenen söz, Allah’tan başka şey görmeyen içindir. Allah’tan başka şey görene ne cevabımız vardır, ne de sorumuz. Zira o kimse gördüğünden gayrı kimse görmez. Bir kimse ki nefsini bildi ve anladı Allah’tan gayriyi görmez. Bir kimse ki anlamadı Allah Teala’yı görmedi. Nitekim Hz. Peygamber: “Küllü inain yeteraşşehu bima fihi – Her kap içindekini sızdırır” buyurmuştur. (Aliyyül Kari, el-Esraru’l Merfua, hadis no:342, 346) Gerçekten bu hususu daha önce çok şerh ettik. Görmeyen, fehm etmeyen ve idrak etmeyenler için Kur’an-ı Azimde “Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapıktırlar” (En’am, 179) buyrulmuştur. Ulaşana bu işaret yeter. Ulaşmayan da ne eğitim ile, ne a...