Veba

Sevgisiz bir dünyanın ölü bir dünya gibi olduğunu ve bir an gelip insanın hapishanelerden, çalışmadan ve cesaretten usanıp, bir varlığın yüzünü ve şefkatle aydınlanmış bir yürek dilediğini biliyordu. [s.235]
İnsanların tüm mutsuzluğunun açık konuşmamalarından kaynaklandığını anladım. [s.228]
Bir kenti tanımanın en bildik yollarından biri de insanların orada nasıl çalıştığına, orada birbirlerini sevdiğine ve nasıl öldüğüne bakmaktır. [s.9]
Oran kuşkuları olmayan bir kenttir, yani tümüyle modern bir kent. Buna olarak bizim burada insanların birbirini nasıl sevdiklerini belirtmeye gerek yoktur. Erkekler ve kadınlar aşk edimi denen şeyde çabucak birbilerini yutarlar ya da iki kişilik uzun bir alışkanlık geliştirirler. [...] Heryerde olduğu gibi Oran'da da zamansızlıktan ve düşünmemekten insanlar bilmeden birbirini sevmek zorundadır. [s.10]
İnsan alışkanlıklarını edindikten sonra günlerini kolay geçirir. [s.11]
Akıl, yürek ve tenle birbirine bağlanan varlıklar, on sözcüklük bir telgrafın büyük harflerinde o eski birlikteliğin işaretlerini arayacak hale geldiler. [s.66]
En azından, sessizliği katlanılmaz bulanlar, ötekiler yüreğin gerçek sesini bir türlü duyamadıkları için, çarşı pazar dilini kullanmaya ve alışılmış biçimde, sıradan ilişki ve olan bitenden, bir anlamda gündelik olaylardan söz etmeye razı oluyorlardı. O zaman da, en gerçek acılar söyleşinin sıradan kalıpları içinde aktarılır oldu. [s.72-73]
İnananların vicdanlarıyla hesaplaştıkları saat olan akşamın bu saati, boşluktan başka sorgulayacak hiçbir şeyi olmayan tutsak ya da sürgün kişiye zor gelirdi. [s.166]
Veba değer yargılarını ortadan kaldırmıştı. Bu da kimsenin giysilerin ya da satın alınan yiyeceklerin kalitesiyle ilgilenmemesinden anlaşılıyordu. [s.167]
Suçlu bir insanı düşünmek, ölü birisini düşünmekten zordu belki de. [s.275]
VEBA
Albert Camus
Türkçesi: Nedret Tanyolaç Öztokat
Can Yayınları
Yorumlar