Kayıtlar

İnsanlığımı Yitirirken

Resim
İnsanlığımı Yitirirken, bu kadar hüzünlenerek okuduğum nadir kitaplardan biridir sanırım. Değerlerin yitimi ve insanlık karşısında savruluşun hazin bir hikayesi. Yazarı Osamu Dazai’nin hayatından da kesitler yer alıyormuş kitapta. Nitekim Dazai de yaşamını intihar ederek sonlandırmış. Paylaştığım satırlar kitabın kahramanının ruh halini anlamak için izler taşıyor: Ben küçükken babamın mensup olduğu siyasi partiden ünlü bir sima kasabamıza konuşma yapmaya gelmişti. Dinlemek için uşaklarımızla birlikte tiyatro salonuna gitmiştim. Salon tıklım tıklımdı. Babamı, tüm ahbapları dahil neredeyse tüm kasaba halkı avuçları patlarcasına alkışlıyordu. Ama gece bittikten sonra, dinleyiciler geç vakit karlı yolda üçerli beşerli gruplar halinde evlerine dönerken konuşmayla ilgili ağır laflar ediyorlardı. Aralarında babamın ahbapları da vardı. Açılış konuşmasını beceriksizce yaptığı, şu ünlü siyasetçinin ne demek istediğinin anlaşılmadığı... Babamın "yoldaşları" öfkeli ses tonlarıyla konuşuy...

Kitaplar Her Durumda Yol Açma Gücü Sağlar

Resim
 

Wabi Sabi (Kusurdaki Bilgelik)

Resim
Japonya'da bir Zen manastırının bahçesinden sorumlu keşişin tuhaf bir alışkanlığı olduğu söylenir. Taş yola düşen güz yapraklarını süpürürken bir yaprağı yerde bırakıp evine öyle girermiş. Peki neden böyle yaparmış? Her şeyden önce ağaçlar kısa süre sonra yolu daha fazla sararmış yaprakla donatacaktır. Bir diğer sebep ise Japon güzellik idealinin mükemmellik, tekdüzelik ve tam simetri değil, doğallık arayışında olmasıdır: bir Zen manastırının boş bahçesine düşen bir yaprağın taşıdığı güzellik. Japon kültürünün ayırt edici özelliklerinden biri de kendine özgü güzellik anlayışıdır. Bir Batılı hatta bir Çinli için en güzel fincan; biçimi kusursuz, kenarları mükemmel, yüzeyi pürüzsüz ve -varsa süslemeleri hatasız ve birbirinin aynı olan fincandır. Ancak Japonya'da en değerli ve en pahalı fincan kusurları olan fincandır zira bu onu benzersiz kılar. Zedelenmiş, üzerine kumtaşı taneleri yapışmış , hatta çatlamış ve kitabın ilerleyen bölümlerinde bahsedeceğimiz kintsugi sanatıyla onarı...

Hyunam-Dong Kitabevi

Resim
Yeni açılan bir kitabevinin etrafında şekillenen hayatlar, anlam arayışları… Sade ve akıcı bir üslupla yazılmış. Kore edebiyatından okuduğum ilk eser. * * * “Kitapta sevdiğim nokta, kitap okumanın bir başarı olmadığını düşündürmesiydi” dedi Youngju gülerek. “Doğru düşünmüşsünüz” diye gülerek yanıtladı Areum. “Kitap okumanın dünyaya bakışımızı genişlettiği söylenir ki bu da dünyayı daha iyi anlayabilmemizi sağlar, anlayışa sahip oldukça da güçleniriz. Güçlendiğimiz yönünü başarıyla bağdaştıran insanlar olsa da durum yalnızca güçlenmekle sınırlı değil; anlayış beraberinde acıyı da getirir. Kitaplar, kısıtlı deneyimlerimizle hiç görmediğgimiz bir dünyanın barındırdığı acılarla çevrelenmiştir. Bir başka deyişle, eskiden farkında olmadığımız ıstıraplarla karşı karşıya kalırız. Bir başkasının kederini derinden hissederken sadece kendi başarınmız ve mutluluğumuzun peşinden koşmak zorlaşır. Bu yüzden kitap okumanın, aksine bizleri bahsedilen o başarıdan uzaklaştırdığı kanaatindeyim. Kitaplar b...

Kitap Limanı kanalı hk

Resim
Kıymetli dostlar, kitaplardan altını çizdiğim satırları paylaştığım bir kanal açtım WhatsApp'ta. İlgilenenler için buradan  dahil olabilirler. msaliheroglu

Satranç Ustası Don Sandalio’nun Romanı

Resim
Stefan Zweig’ın satranç romanındaki gibi bir performans beklemiştim kurgu açısından ama öyle olmadı. Benzer beklentiler ile okuma düşüncesi olan var ise önbilgi vermiş olayım.  *** İyi ve kendine güvenen bir oyuncu, tartışmıyor ve yerinden oynattığı taşı bir daha kesinlikle geri almıyor; sadece "şah!" dediği duyuluyor. Geçen gün sana yazdığım gibi ibadet eder gibi oynuyor. Yok, şu daha doğru bir ifade olur: sessiz bir dinsel müzik yaratıyormuş gibi oynuyor. Müzikal bir oyun onunki. Arp çalar gibi dokunuyor taşlara. Onu seyrederken şöyle bir izlenime kapılıyorum: sanki üstündeki süvarisiyle at kişnemiyor -kesinlikle!- şah diyeceği zaman müzikal bir biçimde nefes alıp veriyor. Kanatlı bir at gibi. Bir Pegasus. Daha doğrusu satranç tahtasının üstündeki Don Kişot'un atı Rocinante, ağaçtan yapılmış bir Rocinante... Ve satranç tahtası üstüne nasıl konuyor! Zıplamıyor, uçuyor. Ya veziri oynattığında? Kesinlikle ve katıksız bir müzik! (s. 24) Ama bu satranç ustasının, öldükten so...

Sefiller

Resim