Kayıtlar

Hyunam-Dong Kitabevi

Resim
Yeni açılan bir kitabevinin etrafında şekillenen hayatlar, anlam arayışları… Sade ve akıcı bir üslupla yazılmış. Kore edebiyatından okuduğum ilk eser. * * * “Kitapta sevdiğim nokta, kitap okumanın bir başarı olmadığını düşündürmesiydi” dedi Youngju gülerek. “Doğru düşünmüşsünüz” diye gülerek yanıtladı Areum. “Kitap okumanın dünyaya bakışımızı genişlettiği söylenir ki bu da dünyayı daha iyi anlayabilmemizi sağlar, anlayışa sahip oldukça da güçleniriz. Güçlendiğimiz yönünü başarıyla bağdaştıran insanlar olsa da durum yalnızca güçlenmekle sınırlı değil; anlayış beraberinde acıyı da getirir. Kitaplar, kısıtlı deneyimlerimizle hiç görmediğgimiz bir dünyanın barındırdığı acılarla çevrelenmiştir. Bir başka deyişle, eskiden farkında olmadığımız ıstıraplarla karşı karşıya kalırız. Bir başkasının kederini derinden hissederken sadece kendi başarınmız ve mutluluğumuzun peşinden koşmak zorlaşır. Bu yüzden kitap okumanın, aksine bizleri bahsedilen o başarıdan uzaklaştırdığı kanaatindeyim. Kitaplar b...

Kitap Limanı kanalı hk

Resim
Kıymetli dostlar, kitaplardan altını çizdiğim satırları paylaştığım bir kanal açtım WhatsApp'ta. İlgilenenler için buradan  dahil olabilirler. msaliheroglu

Satranç Ustası Don Sandalio’nun Romanı

Resim
Stefan Zweig’ın satranç romanındaki gibi bir performans beklemiştim kurgu açısından ama öyle olmadı. Benzer beklentiler ile okuma düşüncesi olan var ise önbilgi vermiş olayım.  *** İyi ve kendine güvenen bir oyuncu, tartışmıyor ve yerinden oynattığı taşı bir daha kesinlikle geri almıyor; sadece "şah!" dediği duyuluyor. Geçen gün sana yazdığım gibi ibadet eder gibi oynuyor. Yok, şu daha doğru bir ifade olur: sessiz bir dinsel müzik yaratıyormuş gibi oynuyor. Müzikal bir oyun onunki. Arp çalar gibi dokunuyor taşlara. Onu seyrederken şöyle bir izlenime kapılıyorum: sanki üstündeki süvarisiyle at kişnemiyor -kesinlikle!- şah diyeceği zaman müzikal bir biçimde nefes alıp veriyor. Kanatlı bir at gibi. Bir Pegasus. Daha doğrusu satranç tahtasının üstündeki Don Kişot'un atı Rocinante, ağaçtan yapılmış bir Rocinante... Ve satranç tahtası üstüne nasıl konuyor! Zıplamıyor, uçuyor. Ya veziri oynattığında? Kesinlikle ve katıksız bir müzik! (s. 24) Ama bu satranç ustasının, öldükten so...

Sefiller

Resim

Ayraç Sorunsalı

Resim

Hz. Muhammed’in Liderliği

Resim
O, titizlikle erdemli davranışlar sergileyen bir peygamber ve liderdi. Ancak buna rağmen, asla üstünlük taslamayan, sıradan ilgi alanları olan; herkes gibi sevdiği ve sevmediği şeyler bulunan, gülen ve ağlayan, son derece doğal bir insandı. (s. 59) Allah Resulü (s.a.v.) gücün ve konformizmin tuzaklarından had safhada kaçınır ve topluma hizmeti temel vazife telakki ederdi. (s. 71) Medine'deki Müslümanlara nüfus sayımı emri vermesi, insan kaynaklarını tanıma ve planlama ihtiyacına verdiği önemin bir deliliydi. Belirli sorunlar karşısında hangi gücü harekete geçireceğini bilmek için çalışanlarının kaydını tutar ve bu listeyi mütemadiyen güncellerdi. Cemiyetinin mali durumunu da yakından takip eder, zekât toplama memurları getirilen malları teslim ettiğinde hesapları özenle gözden geçirirdi. İslam idaresinin gelişiminin her safhasında, bir sonraki merhaleye erişmek için atacağı adımları itinayla planlar ve gereken kaynakları da aynı titizlikle hazırlardı. Nitekim ilk dönem siyer kaynak...

Genç Müslümana Öğütler

Resim
Ey hidayet isteyen mürid, bütün halka hüsn-i zanla bakmaya alış.  Buna kendini alıştır. Onlarla olan işlerinde vicdanının sesinden ayırma. Temiz yürekli ol. Müslüman kardeşlerine gıyablarında da duacı ol. (s. 21) Şu bir hakikattir ki, bir mürid hak yolunda doğruluktan ayrılmadıkça, Mutlak Hidayet Erdiricisi Rab, onu bir mürşid-i kamile rastlatır ve şeytanları bile ona hayrı ilham edici meleklere çevirir. Doğruluk bir büyük iksirdir ki, neyin üzerine konsa onu arıtır ve bakır üzerine konsa onu altın yapar. (s. 22) Ey mürid! Öfke ve gazabını tut ve gösterme. Bunu yaparsan Allah'ı memnun, şeytanı üzmüş, kendini de terbiye etmiş olursun; nefsini düzeltmiş olursun. Gazap, nefsin zapt edilmemesinden, başıboş bırakılmasından doğduğundan, sen öfkeni tuttukça, nefis sınırını bilir, azmaz ve sana boyun eğer. Sen öfkeni tutarsan, karşıdakini sevindirmiş, onun fiiline karşılık vermemiş, ona bir ceza biçmemiş olursun ki, bu davranışın, cezadan daha çok tesir ve onun kendi nefsini cezalandırması...