Aşk ile Hain Kardeş


Guguk Kuşu

İki kardeş, dağa yemiş toplamaya gitmişler. Yollar beller aşmışlar; ayaklarına kara sular ininceye kadar dolaşmışlar. Nihayet, sırtlarındaki torbayı dolduracak kadar yemiş toplayıp, dönüş yolunu tutmuşlar. Küçük kardeş, yolda acıkmış, bir yemişi çıkarıp yemeyi teklif etmiş ağabeyine. Yemişlerden bir tanesini çıkarıp bölmüşler, yarımşar yemişi yiyip tekrar yola revân olmuşlar .

Nasip bu ya; onlar yürürken yemiş çuvalı delinip yemişler birer ikişer düşmüşler. Köye yaklaşmışlar ki, torba bomboş! Ağabey kardeşine şöyle gürlemiş: "yemişlerin hepsini sen yedin, sabredemedin köye kadar!" Kardeş ne kadar inkar ettiyse de, ağabeyini ikna edememiş. Şöyle demiş sonunda : "bana inanmıyorsan, karnımı yarıp da bak; orada ancak yarım yemiş bulacaksın"

Gözü dönmüş büyük kardeş, yarmış küçüğünün karnını. Bula bula yarım yemiş bulmuş zavallının karnında. Yanmış, dövünmüş; ama nafile. Öyle kederlenmiş, öyle acıya garkolmuş ki, Yaradan'a dua edip, kendisini acısını haykıra haykıra anlatacak bir kuş etmesini niyaz etmiş.

İşte o guguk sesi, o yanmış kalpten gelirmiş hep..

[s.77]

Harut ve Marut

Melekler, Ademoğlu'nun dünyada işlediği bir dolu günaha bakıp bakıp hayret ederlerdi. "İnsanlar" derlerdi, "ne de çok günah işliyor, doğrusu biz olsaydık azmazdık."

Cenab-ı Hakk da onlara buyurdu ki "Ben onlara heva ve heves ve şehvet verdim. Bu mizaç sizde olsaydı aynı günahları işlemez miydiniz?"

"Hayır" dedi melekler, "haşa, biz o günahları asla işlemezdik!"

Bunun üzerine Cenab-ı Hakk, onlardan ikisini, isimleri Harut ve Marut olan iki meleği, mizaçlarına şehvet ve zaaf koyarak dünyaya gönderdi.

Harut ve Marut Babil'e indiler. Sonra orada iş tutup yerleştiler. Zamanla insana has zaaflar içlerine yer etti. Bir gün, Zühre adında çok güzel bir kadın gören Harut ve Marut, ona aşık oldular. Aşkları öyle hiddetliydi ki, bu yüzden korkunç bir cinayet işlediler. Hangi cezayı tercih ettikleri soruldu, "Dünyada ceza görmek isteriz!" dediler. Ve baş aşağı bir kuyuya atıldılar; kıyamete kadar acıyla haykıracakları bir kuyuya... Ki iniltileri hala işiten kulaklara kadar gelir.

Zühre'ye gelince... Bir yıldız oldu o da; ki uzayda yapayalnız yanıp durur."

[s.76]

AŞK İLE HAİN KARDEŞ
Süleyman Çobanoğlu
Şule Yayınları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde

Râvi

Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti