İlahi Aşk
İlahi Aşk adıyla Türkçeye çevrilen bu kitap Fütahat-ı Mekkiye’nin 178. bölümüdür. Kitapta ele alınan konular şöyle: Sevginin Temelleri, Sevginin Belirtileri, İlâhi Sevgi, Ruhani Sevgi, Tabii Sevgi, Sevginin adları, Sevginin yanıltmaları, Aşıkların bazı sıfatları, Kur’an’da aşıkların vasıfları, Aşıkların çeşitli halleri hakkında anlatılan öyküler...
Sevgi (hubb) ilahî bir makamdır
Allah seni üstün kılsın! Bil ki, sevgi (hubb) ilahî bir makamdır. Allah kendini onunla vasfetti. Kendini Vedûd* diye adlandırdı. Hz. Peygamber’in hadislerinde de Allah, Seven (Muhibb) diye nitelendirildi. Allah Tevrat’ta Musa’ya sevgiyle şöyle vahyetti: “Ey Ademoğlu, sana verdiğim hakla Ben seni seviyorum. Öyleyse, senin üzerindeki hakkımla da sen Ben’i sev.” (s.24)
* El-Vedûd: Kullarını çok seven, sevilmeye gerçekten layık olan
* * *
Hiç kimse kendi Yaratıcısından başkasını sevmez
Hiç kimse kendi Yaratıcısından başkasını sevmez. Fakat Zeyneb’in, Suad'ın. Hind'in ve Leylâ'nın sevgisiyle, ya da bu dünya sevgisiyle, ya da para ve makam hırsıyla ya da bu âlemde sevilen şeylerin sevgisiyle Allah gizlenmiştir. Şairler bütün sözlerini yaratıklar üzerine harcadılar ve O'nun hakikatini tam anlamıyla bilemediler. Arifler ise, duydukları her şiirde, her bilmecede (lügaz), her methiyede ve her gazelde (tegazzül), şekillerin ve suretlerin perdesi arkasından sadece O'nu görürler. Bütün bunların sebebi, Tanrı'nın Kendinden başkasının sevilmesini kabul etmediği, ilâhî kıskançlıktır. (s.34)
* * *
Sevginin üç türü vardır
Bil ki sevginin üç türü vardır; İlâhi Sevgi; Ruhanî Sevgi ve Tabii Sevgi. Bunlardan başka bir çeşidi yoktur.
İlâhî sevgi: Allah'ın bize duyduğu sevgidir. Ayrıca bizim Allah'a duyduğumuz sevginin de ilâhî sevgi olduğu kabul edilir.
Ruhani sevgi: sevenin sevgilisini razı ve hoşnut etmeye çalıştığı sevgidir. Sevgilisine karşıt olabilecek hiçbir şey kalmaz onda, ne garaz ne de irade. Dahası, seven, bütünüyle sevgilisinin iradesine bağlı kalır.
Tabiî sevgi ise; tamamen, bütün arzularını tatmin etme yolunu araştıranların sevgisidir. Onun bu çabası, sevgilisinin hoşuna gitsin ya da gitmesin, hiç önemli değildir. Bugün insanların çoğu bu sevgi üzerinedir. (s.38)
* * *
Allah rahmet etsin babam mıydı, amcam mıydı? Hangisiydi, tam bilemiyorum, ikisinden biri bana şu öyküyü anlatmıştı. Babam bir gün ormanda bir avcı görür. Avcı dişi bir kumru güvercini takip etmektedir. O anda aniden kumrunun erkeği çıkagelir. Dişisine bakar. Tam o sırada avcı dişi kumruyu vurur, öldürür. Bunu gören erkek kumru çaresizliğinden kendi etrafında fır dönerek havaya yükselir yükselir, öyle yükselir ki gözlerden kaybolur. “Gözümüzden kayboluncaya kadar o kuşa baktık” diye devam etti babam; “sonra, o kuş o yüksekliğe varınca kanatlarını kapattı, başını yere çevirdi ve çığlıklar atarak kendini yere sapladı, paramparça oldu, ezildi ve öldü. Bizse, hâlâ bakakalmıştık” diye anlatmıştı.
Ey âşık, bu bir kuşun yaptığı hareketidir. Peki, Allah aşkı uğruna senin tavrın nicedir? (s.118)
İbn Arabî, İlahî Aşk, Çev: Mahmut Kanık, İnsan Yayınları
Yorumlar