Kafka

Kafka umutsuz biri değil, bir görgü tanığıdır; bir devrimci değil, bir yol göstericidir. Kafka’nın yapıtı onun dünya karşısındaki tavrını dile getirir. Bu yapıt soluk bir kopya olarak da ütopyacı bir muhalefet olarak da görülemez. Ne dünyayı yorumlamak ne de onu değiştirmek gibi bir niyeti vardır. Yalnızca bu dünyanın yetersizliğine ve aşılması gerektiğine parmak basmaktadır. [s.10–11]
* * *
Bir Köpeğin Araştırmaları’nın kahramanı “Araştırmalarımda gerçekten tek başıma mıydı?” diye soracaktır. Dava’nın kahramanı ise “Kendi adıma değil, onların adına konuşuyorum” diyecektir. Çin Seddi’nin kahramanı da “Büyük kalabalığın sözcüsüyüm ben” diye açıklar. Şato’nun kadastrocusu, uyandırdığı kuşku ve korkuya rağmen, köy sakinlerinin de onayladıkları ve ümit ettikleri bir talebin sözcüsüdür. Dava’nın son sayfasında Jozef K’nın öldürüldüğü sahnede, “Aniden parlayan bir ışık” gibi açılan bir pencereden bir adam hükümlüye bir işaret gönderir. Bunun üzerine Kafka şunları söyleyecektir: “Kimdi o adam? Ona yardım etmek isteyen biri miydi? Tek bir kişi miydi? Yoksa başkaları da var mıydı?”
O adam, yabancılaşmanın bir eşya olmaya mahkum ettiği, ama bunu reddeden kişidir. Odradek gibi mekanik ve saçma bir otomat olmayı reddetmektedir. Yaşamı bütün insani boyutlarıyla talep etmektedir.
O da Dava’nın Jozef K’sı ya da Şato’nun Kadastrocusu gibi ardı arkası kesilmeyen engellerden yılmayan biridir. “Nihai amaçları ortaya çıkarmak” peşinde olan, özellikle de, insanları, kurumları, kendi eylemlerini, alışılmış, geleneksel ölçülere vurmayı reddeden, her şeyi nihai amaçlara göre değerlendirmeyi isteyen biridir.
O asla yılmayan, şu an içine düştüğü ümitsizlik yüzünden vazgeçmeyi düşünmeyen kişidir. Her şeyin bir anlamı olduğuna, insanlığın temel yasasına uygun doğru ve lekesiz bir yaşam sürmenin mümkün olduğuna ve bunun sağlıklı, yüce gönüllü ve yaşamla dolu bir şekilde gerçekleşebileceğine inanan kişidir.
Kürek çeken, yüzen, ata binen, spora meraklı olan Kafka, yaşamın karanlık yanına düşkün biri değildir. Yaşama bağlılıklarıyla hayranlığını kazanan “Bu dünyanın gerçek yurttaşları”na Günlükler’inde o da şu mesajı gönderecektir:
“Asla ümitsizliğe kapılmamalı. İnsan zaman zaman gücünün tükendiğini hisseder. Ama çok geçmez, taze bir güçle yeniden işe koyulur. Yaşam böyle bir şeydir işte…
Kendini yağmura bırak… Bırak şimşekler seni parçalasın… Sen gene de öylece dur bekle… Bekle ki güneş seni birden, bütün gücüyle doldursun.” Dünyası ve yaşamındaki öldürücü çelişkilere rağmen Kafka’nın ümidini kesmediği nasıl bir güneştir? [s.30–31]
KAFKA
Roger Garaudy
Türkçesi: Mehmet Sert
Yeni Hayat Kütüphanesi
Yorumlar