Kılavuz Kitap

Şeylerin senin arzu ettiğin gibi olmasını isteme, nasıl oluyorlarsa öyle olmalarını iste, böyle yaparsan her zaman mutlu olursun. (s.17)

Başına gelen her olayda, bu olaya doğru yaklaşarak hangi kabiliyetini geliştireceğini düşün. Çekici bir kadın görürsen, ona duyduğun arzuya karşı kendini sınırlayabilme kabiliyetin olduğunu keşfedeceksin. Acı içindeysen, dayanıklı olmayı keşfedeceksin. Uygunsuz sözler veya küfürler duyarsan içindeki sabrı keşfedeceksin. Bunu alışkanlık haline getirirsen, eşyanın görünen yüzü seni kendine sürükleyemeyecektir. (s.19)

Hayatta bir akşam yemeğindeymiş gibi davranmayı unutma. Önüne bir şey mi kondu? Elini uzat ve aşırıya kaçmadan kendi payın kadarını al. Bir şey yanından geçip gitti mi? Onu durdurma. Henüz gelmedi mi? İstemeye kalkma, önüne gelene kadar sabret. Bu prensibi çocuklarına, eşine, makamlara, zenginliğe karşı uygula, sonunda tanrların ziyafetlerine buyur edileceksin. Bununla birlikte önüne konan şeyleri almayıp hatta reddedebilirsen, tanrılarla aynı sofrayı paylaşmakla kalmayıp onlarla birlikte yöneteceksin. "Diyojen, Heraklitos ve onlar gibi insanlar böyle yaşadıkları için tanrılarla aynı değeri hak ediyorlardı ve bu nedenle öyle anılırlardı." (s.24)

Bir işe girişirken onun neyi gerektirdiğini ve ne tür sonuçlar vereceğini iyice düşün, ondan sonra o işe başla. Böyle yapmazsan, büyük bir heyecanla başlarsın fakat neticelerini düşünmediğin için bazı sonuçlar ortaya çıkınca utanç içinde ondan vazgeçersin. [...] Çünkü hiçbir şeye düşünerek başlamadın, meseleyi bütün yönleriyle ele almadın ya da iyice tetkik etmedin, ihtiyatsızca yol aldın. (s.40)

Yapılması gerektiğini düşündüğün bir şeyi yaparken çoğunluğun kanaati seni kınama yönünde olsa bile sakin onu yapmaktan vazgeçme. Bu davranış yanlışsa onu zaten yapma, ama doğruysa, seni haksız yere kınayacak olanlardan niçin korkuyorsun? (s.50)

Bir kere ölçüyü aştığında durabileceğin hiçbir sınır kalmaz (s.54)

Sürekli bedenin ihtiyaçlarıyla ilgilenmek, gereğinden fazla spor yapmak, yemek, içmek, tuvalete çıkmak ve cinsel temas ahmaklığın işaretidir. Bunlar bir şekilde yapılmalidır fakat insan asıl dikkatini ve yoğunluğunu bedene değil akla ve ruha yöneltmelidir. (s.56)

Birisi sana kötü sözler söylediğinde ya da kötü bir şey yaptığında bil ki o kişi kendi karakterinin gereğini sergilemektedir. (s.57)

Her şeyin iki tutacağı vardır, birisi onu taşıyabilir diğeri taşıyamaz. Eğer kardeşin sana bir yanlış yaparsa, meseleye bu yapılan yanlış yönünden bakma, oradan onu taşıyamazsın. Fakat diğer açıdan bak, hatırla ki o senin kardeşindir, onunla birlikte büyüdünüz, bu tarafından tutarsan onu taşıyabilirsin. (s.58)

Kendine hiçbir zaman filozof deme. Eğitimsiz kişilerin yanında ağır felsefi konulardan söz açma, ortama uygun şekilde davran. Mesela bir ziyafette, yemeğin nasıl yenmesi gerektiğine dair şeyler söyleme, sadece nasıl yenmesi gerekiyorsa öyle ye. Sokrates'in nasıl gösterişin her çeşidinden kaçındığını hatırla. Insanlar onun yanına gelip felsefecilerle tanışmak istediklerini söylediklerinde kendisinin ihmal edilmesine hiç aldırış etmeden onların istediklerini yapardı. Bilgisiz kişilerin yanında felsefi meselelerle ilgili bir konu açıldığında çoğunlukla sessiz ol. Çünkü böyle bir durumda hazmetmediğin bir düşünceyi ağzından kaçırma tehlikesi vardır. Ve biri sana "Sen hiçbir şey bilmiyorsun" derse, sen de öfkelenmemeyi başarırsan, işte o zaman doğru yolda olduğunu bil, felsefeci olmaya başlıyorsun demektir. Çünkü koyunlar çobanlarına ne kadar ot yediklerini göstermezler, fakat yediklerini hazmedip yün ve süt yaparlar. Sen de aynısını yap; insanlara prensiplerini anlatmak yerine, onlara hazmettiğin bu prensiplerin sonuçlarını göster. (s.61)

Cahil bir adamın karakteri şudur: Faydayı ve zararı hiçbir zaman kendisinde aramaz, hep dışarıda arar. Filozofun karakteri ise faydayı ve zararı hep kendisinde aramasıdır.

Bir kişinin olgunlaştığını gösteren işaretler şunlardır: Kimseyi suçlamaz, kimseyi övmez, kimseden şikayet etmez, hiçbir zaman kendisini bir şey görmez ya da bir şey bildiğini zannetmez. Birisi ona iltifat ederse, içinden bu iltifata güler, biri onu suçlarsa kendini savunmaya kalkmaz. Kendisini iyice iyileşinceye kadar dikkatli davranan bir hasta gibi görür. Bütün arzularından kurtulmuştur ve nefretini kendi gücünü aşan şeylere karşı değil, kendi elinde olan ve fitrata zıt olan şeylere yöneltir. Gücünü kullanırken zorlamasız ve nazik davranır. İnsanlar onu aptal ya da cahil görürse bunu hiç umursamaz. Kısacası, kendisini, pusuda hazır bekleyen bir düşmanıymış gibi görür ve her zaman tetikte yaşar. (s.63)

Kılavuz Kitap
Epiktetos
Şule Yayınları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde

Râvi

Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti