I. Cihan Harbinde Kudüs'te Bir Eğitim Projesi

Hayat zamanda iz bırakmaz
Bir boşluğa düşersin bir boşluktan
Birikip yeniden sıçramak için
Elde var hüzün

Osmanlı’nın son dönemlerine dair kitapları okurken Attila İlhan’ın bu mısraları gelir hatırıma ve hep şu cümle zihnimde yankılanır durur: Elde var hüzün. Kudüs Selahaddin Eyyubî Külliye-i İslamiyesi de Koca Çınar’ın bize bıraktığı hüzünlü hikayelerden birisidir.

Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ü fethini müteakiben kurar külliyeyi. Yıllar sonra Fransızların eline geçer ve bir kiliseye dönüştürülür bu yapı. Sonrasında ise Yunan Katolikleri patrikliği tarafından kullanır.

Osmanlı Devleti, 1915 yılında külliyeyi tekrar hayata geçirir. Böylece hem Sultan Selahaddin’den kalan bir eser ahde vefa gereği ihya edilmiş olur hem de “İkinci Abdülhamid Han’ın Kudüs'teki yabancı okulların sayıca çokluğuna karşın Osmanlı okullarının artırılması için gerekli tedbirin alınması” stratejisinin devamı sağlanır.

Kamame Kilisesi civarındaki medresede eğitim süresi on senedir. “Eğitim yatılı ve ücretsizdir, ayrıca öğrencilere yiyecek ve giyecek verilmektedir. Okulun birinci sınıf kontenjanı yüz kişidir. Bunun on kişisi Kudüs livâsından, ellisi diğer Osmanlı vilâyetlerinden alınırken, geriye kalan kırk öğrenci İslâm dünyasının diğer beldelerinden alınması planlanmıştır.”

Selahaddin Eyyubi Külliye-i İslâmiyesi Talimatnamesi

Bu medresenin varlığını 1915 yıllarında Kudüs'te bir matbaada bastırılan ve "Selahaddin Eyyubi Külliye-i İslâmiyesi Talimatnamesi" adını taşıyan talimatnameden öğrenmekteyiz. Bu talimatname, medresenin idare ve eğitimiyle ilgili tüm detayları ihtiva etmektedir. Okul işletmesindeki personellerin görev ve yetkilerinden, derslerin nasıl işleneceğine; öğrenci takibinin usullerinden, öğrenci kabul şartlarına; sınavların nasıl yapılacağından, kaçıncı sınıfta hangi dersin verileceğine dair talimatlar detaylı bir şekilde yer almaktadır.

Talimatnamede yer alan ilginç ve altı çizilmesi gereken detaylardan birisi de yedi farklı lisanın tedris edildiğine dair malumattır. Bunlar İslâm coğrafyasında yaygın olarak konuşulan diller olan Türkçe, Farsça ve Arapçanın yanı sıra Almanca, Fransızca, İngilizce ve Rusça gibi batı dilleridir. Bunun temel nedeni ise “Dünyanın 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl başlarındaki siyasi haritası göz önüne alındığında bütün dünyayı şamil bir insan kitlesinin hedeflendiği görülüyor.” şeklinde izah edilmektedir.

Külliyeden Bugüne Kalanlar

Kitapta külliye ile ilgili olabileceği düşünülen bazı fotoğraflar paylaşılmaktadır ancak bu fotoğrafların Selâhaddin Eyyubi Külliye-i İslamiyesinin kullandığı mekânlar olup olmadığının kesin olarak belli olmadığı belirtmektedir. Dolayısı ile Kudüs ziyareti yapmayı planlayan dostlarımıza açık bir adres veremediğimiz için üzgün olduğumuzu da belirtmeden geçmeyelim.

Cehaletle Savaşa Devam

1915 yılı Osmanlı Devleti’nin I. Cihan Harbi içinde amansız mücadeleye girdiği bir dönemdir aslında. Harbin içinde olsa bile maddi ve manevi bütün zorluklara rağmen böyle bir eğitim projesine başlanmış olması büyük düşünen bir devlet geleneğinde cehaletle savaşa ne kadar önem atfedildiğinin bir göstergesidir. “Kıyametin koptuğunu görseniz bile elinizdeki fidanı dikin” kavl-i şerifi mucibince amel edildiğinin de güzel bir örneği olarak tarihin sayfalarında yerini koruyacaktır.

Osmanlının Son Cihan Projesi Kudüs Selahaddin Eyyubi Külliye-i İslamiyesi
Kenan Ziya Taş
Post Yayın



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde

Râvi

Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti