Dönüyordu: Bektaşilikte Zaman Kavrayışı
Doğrudur, ahlâk için sabit bir gerekçe olmalıdır. Bu gerekçe öncesiz ve sonrasız olmalıdır. Tarih dışı olmalıdır. Koşullara göre değişmemelidir. (s. 37)
İnsan bilgisi mitik bir yapıdadır ve insan gerçekliği kendi yarattığı bir sembolik evren aracılığa kavrar. (s. 40)
Zıtları tamamlayıcılığa sokan tevhittir. Tevhidi harekete geçiren aşktır. Tevhid bir aşk ilkesidir. (s. 45)
Taklitle yaşamaktan kurtulmanın en temel ilkesi ise o dönüştürücü ânı yakalamaktır. Bu arketipler, akıl, aşk ve an birliğini kurarlar. Akıl gerçekliği yorumlamak, gerçeklik içinde hareket etmek için gereklidir; aşk gerçekliğin ötesinde bir hakikat olduğunu kavramak ve o hakikate doğru atılımın coşkusunu bulmak için. An ise bu atılımın olanağıdır. (s. 69)
Zamandan söz etmek, zaten keyfî olan insan sembolik yapı ürünlerinin belki de en fazla keyfî olanlarından birinden söz etmektir. Gerçek zaman, bu sembolik yapıların düzenleniş ritminden, birbirine eklemlenişinden, içsel dinamiklerinin etkileşiminden başka bir şey değildir çünkü. Zaman bu sembolik yapıların ürünü ve sık sık da yeniden üretimlerinin merkezî önemdeki etkenidir.
Bu nedenle, zamanı tasarlama biçimimiz kendi kendimizi tasarlama biçimimize ilişkin temel ipuçlarını bize cömertçe sunabilir. Eğer başkayı bilmiyorsak zihnimiz genellikle belirli arketiplere atıfta bulunarak çalışır. Bu arketipler, çoğu zaman bulunmaları için mezar kazımına ya da arkeolojiye gerek olmayan, canlı olduğu ölçüde de şimdi ve burada olan geçmişe ait öğelerdir. (s. 84)
Toplumsal zaman sembolik bir uzlaşmadır. Toplum olmak zorundaysa zaman da olmak zorundadır. Zaman ise geçmiş-şimdi-gelecek üçlüsü olmaksızın olanaksızdır. (s. 89)
Her şeye karşın insanlar geçmiş üzerinde uzlaşmaya daha açıktırlar. (s. 89)
Varlık ile yokluk arasında insan somutluğu kendine özgü gerilimli anlamını bulur. Dağların bile korktuğu, karşısında titrediği bir gerilimdir bu. İnsan somutluğu geçmiş ile gelecek arasındaki bu yerde yani şimdide bulunur. (s. 91)
Ursula K. Le Guin de ikircikli ütopyasının ikircikliliğini ruh (tarih dışı) ve polis helikopterleriyle (tarihsel) simgeleyerek bu son savaş beklentisine karşı çıkmıştır:
"Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrim'i satın alamazsınız. Devrim'i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiçbir yerde değildir." Konuşmasını bitirirken, yaklaşan polis helikopterlerinin gürültüsü sesini boğmaya başladı. (s. 93)
Uygarlık "Birbirinin omzuna çıkmış, bunun için de dev gibi görünen cücelerden ibaret" olabilir; arif başkalarının ya da geçmişin omuzlarına çıkmayı reddeder. (s. 98)
İyiye de kötüye de neşeyle bakmak, ezeli ve ebedilermişcesine bağlanmamak yine bu dönüşün farkında olmaktan gelir. (s. 98)
Tüm dinsel düşünceler ve inançlar, iyiler ve kötüler üzerinde dururlar. İyileri ve kötüleri biriktirenler, sabit kılanlar, envanterini tutan ve ömürlük muhasebelerini yapanlar bir yanda dururlar. İyi ile kötünün dönüşücülüğünü, geçiciliğini ve sabit anahtarları olmadığını, her yeni iyi ve kötünün kendine göre anahtarı olması gerektiğini bilenler ise öte yanda. (s. 98)
Dönüyordu: Bektaşilikte Zaman Kavrayışı
Reha Çamuroğlu
* * * * * * * * * * * * *
Varlık Dairesi
Yorumlar