Wabi Sabi (Kusurdaki Bilgelik)
Japonya'da bir Zen manastırının bahçesinden sorumlu keşişin tuhaf bir alışkanlığı olduğu söylenir. Taş yola düşen güz yapraklarını süpürürken bir yaprağı yerde bırakıp evine öyle girermiş.
Peki neden böyle yaparmış?
Her şeyden önce ağaçlar kısa süre sonra yolu daha fazla sararmış yaprakla donatacaktır. Bir diğer sebep ise Japon güzellik idealinin mükemmellik, tekdüzelik ve tam simetri değil, doğallık arayışında olmasıdır: bir Zen manastırının boş bahçesine düşen bir yaprağın taşıdığı güzellik.
Japon kültürünün ayırt edici özelliklerinden biri de kendine özgü güzellik anlayışıdır. Bir Batılı hatta bir Çinli için en güzel fincan; biçimi kusursuz, kenarları mükemmel, yüzeyi pürüzsüz ve -varsa süslemeleri hatasız ve birbirinin aynı olan fincandır.
Ancak Japonya'da en değerli ve en pahalı fincan kusurları olan fincandır zira bu onu benzersiz kılar. Zedelenmiş, üzerine kumtaşı taneleri yapışmış , hatta çatlamış ve kitabın ilerleyen bölümlerinde bahsedeceğimiz kintsugi sanatıyla onarılmış olabilir.
Bu çok özel fincan, eşsiz olmasının ve kendi hikâyesini anlatmasının yanı sıra doğayı andıran şeyleri güzel kabul eden ve şu üç ilkeyle özetlenebilecek Japon wabi-sabi ruhunu aksettirir:
1. Hiçbir şey mükemmel değildir.
2. Hiçbir şey tamamlanmış değildir.
3. Hiçbir şey sonsuza dek sürmez.
(s. 15-16)
Mükemmelliğe ulaştığına inanan herkes hem yanılıyordur -gelişme payı her zaman vardır- hem de esneklikten yoksundur. Mutlak ve öznel hakikatlerine güvenenler için gelişme payı yoktur. Böyle bir kişi kaskatıdır, fosilleşmiştir ve hayat ışığı yaymaz. (s. 16)
"Senin yerinde olsam şöyle ya da böyle yapardım," gibi ifadeler, insanlık durumunun bireyselliğine dair derin bir cehaleti içerir.
İki insan aynı şekilde düşünmez veya tepki vermez çünkü her insan, yolculuğunun farklı bir noktasındadır. Başkasının yerinde olmak mümkün değildir çünkü her insanın evreni gözlemlediği kendine ait bir yeri vardır. (s. 51)
Wabi-Sabi (Kusurdaki Bilgelik)
Nobuo Suzuki
Yorumlar