Mekke'ye Giden Yol

İmamın arkasında, saflarda yüzlerce insan dizilmişti; hep birden eğilip kalkıyorlar, diz çöküp oturuyorlar ve alınlarını yere koyuyorlardı: Bütün bu düzenli hareketlerde, insana hem bu dünya hayatının ciddiyetini hatırlatan, hem de başka bir hayata yönelmiş olmanın heyecanını tattıran olağanüstü ama yalın, çekip götüren bir şey vardı. İçerde anlamlı bir sessizlik hüküm sürüyordu. Cemaat ayaktayken, Kur’an’dan ayetler okuyan İmam’ın sesi, kocaman mekânın derinliklerinde, berrak, durgun saya atılan çakıl taşları gibi dalga dalga yayılarak, uzaktan uzağa çınlıyordu. Ve o eğilince, bütün cemaat, güçlü bir rüzgârın önünden eğilen ekinler gibi eğiliyor ve Allah’ı gözleriyle görüyormuşçasına istek ve coşkuyla yere kapanıyorlardı…

İşte ben orada, o anda, Rablerinin bu insanlara ne kadar yakın; inançlarının, yaşadıkları hayatla ne kadar kaynaşmış olduğunu fark ettim. İbadetleri onları, günlük olağan hayattan, işten güçten koparıp ayırmıyordu; tersine onun bir parçası durumundaydı; onlara hayatı unutturmuyor; Allah’ı hatırlatarak hayatın daha yoğun, daha derin bir duyarlık içinde yaşanmasını sağlıyordu.

Mekke’ye Giden Yol
Muhammed Esed
Çev: Cahit Koytak
İnsan Yayınları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde

Râvi

Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti