Allah Aşkı

Sülemi hazretleri "Eğer insanlar nasıl bir Allah'ın kulu olduklarını bir bilselerdi, sevinçten uçarlardı!" der. Bu eser, işte o bilgiye ermiş seçkin kulları Allah'a olan sonsuz muhabbetlerini, tarifsiz Allah aşklarını dillendiriyor. Gerçek Sevgili'nin O olduğunu, O'nun ve Elçisi'nin dışındaki sevgililerin geçici, yanıltıcı ve boş olduğunu bu kitabın sayfaları arasında gezinirken yakinen göreceksiniz. (Mütercimin ön sözünden)

İbnü’l Cevzi mezar taşına şu mısraların yazılmasını vasiyet etmişti:

Ey yığınlarla günahla gelenleri
Affedip de bağışlayan Allah’ım!
Ben de yapıp ettiklerimi silersin,
Evet, silersin diye Sana geldim!
Bak işte şimdi Senin misafirinim,
Bilirim misafirine ikram edersin!

(s. 8)

Ebu Abdullah Muhammed ibn Hafif el-Sûfî şöyle der:

Ebu'l-Abbas ibn Süreyc hazretleri bize Şiraz'da sordu:

"Allah'ı sevmek farz mıdır, değil midir? "

"Farzdır" cevabın verdik.

"Delili ne?" diye sordu.

Hiçbirimiz bir şey diyemedik. Bu sefer biz dönüp kendisine sorduk: "Yüce Allah'ı sevmenin farz oluşunun delili nedir?"

Cevap verdi: Allah Teala'nın şu ayetidir: 'Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabanız elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden evler sizce Allah'tan peygamberinden ve Allah yolunda savaşmaktan daha sevgili ise, Allah'ın buyruğu gelene kadar bekleyin!' 

Ardından da şöyle dedi: Bu ayette Yüce Allah, onları başka bir şeye olan sevgilerini Allah'a ve Peygamberine olan sevgiden daha üstün tuttukları için tehdit ediyor. Tehdit ise ancak farz olanın, yani yapılması mutlaka gerekli olanın yapılmaması durumunda söz konusu olur. (s. 17 – 18)

Hasan ibn Adem hazretleri şöyle derdi: "Sev Allah'ı, sevecektir seni. Fakat bilesin ki sen Allah'a ibadet etmeyi sevmedikçe, O'nu sevemezsin!"

Bişr ibn Seri hazretleri de buyurur: "Sevgilinin sevmediğini sevmen, sevgi belirtisi değildir."

Ebu Yakub Nehrecuri hazretleri de şöyle der: "Kim ki Allah'ı sevdiğini iddia ediyor, fakat Allah'ın emrettiklerine uymuyorsa, onun iddiası boştur. Allah'tan korkmayan (Allah) aşkın(ın) aşkı da aldanıştan ibarettir."

Yahya ibn Muaz hazretlerinin sözü: "Allah'ın koyduğu sınırları gözetmeksizin Allah aşkından dem vurmak yalancılıktır." (s. 24)

Şöyle denilmiştir: "Eğer kalpler kendilerine iyilik yapanlara yakınlık ve muhabbet duyuyorlarsa, kendisine Allah Teala dan başka iyilik yapan birini görmeyen kimse nasıl olur da bütünüyle O'na yönelmez?!"

Seleften biri şöyle diyordu: "Allah'ın nimetlerini anıp şükretmek, insanda Allah sevgisini doğurur."
Fudayl ibn Iyad hazretleri de şöyle diyordu:

"Allah Davud aleyhisselama şöyle vahyetti: 

Beni sev, beni seveni sev ve beni kullarıma sevdir! 

Davud, Yarabbi, tamam seni seveyim, seni seveni de seveyim, fakat seni kullarına nasıl sevdireyim? dedi.

Allah buyurdu: Beni anarak ve benim sadece lütuf ve ihsanlarımı yad ederek." (s. 37)

"Basra'da sürüleri çok, ama az yiyen ve sıhhatli bedene sahip bir adam gördüm. Kendisine sordum:
⁃ Seni, hayvanları çok, buna karşılık az yiyen ve çok sağlıklı biri olarak görüyorum. Bu nasıl oluyor? Bana dedi ki:
⁃ Bu, Allah Teala'ya olan aşkımın bana verdiği mutluluktandır. O'nun Rabbim, benim de O'nun kulu olduğumu sürekli yad etmem beni zindeleştiriyor." (s. 42)

Ebu Nuaym, Zünnun el-Mısri hazretlerinden nakleder:

"Sen onlardan birinin namaza ve Allah'ın kelamını okumaya kalktığı zamanki kalbini bir görseydin! Sanki kalbi, alemlerin Rabbinin huzuruna çıkmak için insanların toplandıkları mahşer yeridir. Kalplerinin yerinden oynaması ve akıllarını kaybetmeleri ondandır. Çünkü onların kalpleri göklerin melekütuna asılmıştır, Yaradanlarının huzurunda çırılçıplaktırlar, bütün arzu ve özlemleri sürekli tefekkürdür."

Zünnûn hazretleri onları şöyle de tanıtıyordu: 

Allah'ın kelamını onlar yudum yudum tadarlar! Güvercinler gibi dem çekerler. Dünyadan uzaklaştıkları o anlarda sevinçli ve mutludurlar. Ne organlarından biri gevşer, ne de karanlığın o perdeleri altında ayakları rahatsızlık duyar." (s. 85)

Cafer ibn Süleyman, Malik ibn Dinar hazretlerinden şunu aktarır:

"Musa aleyhisselam yakardı: İlahî, nerde arayım seni? Allah kendisine vahyetti: Ey Musa! Sen beni kalpleri kırık kimselerde ara! Çünkü ben onlara her gün ve gece bir kulaç yaklaşırım, değilse onlar mahvolur giderler." (s. 112)

Allah Aşkı
İbnü’l Cevzi
Sufi Kitap

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed’in Liderliği

Râvi

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde