Dervişler Arasında İki Hafta
"Zikrin amacı, Allah'ı bilebilmemiz ve O'na şükredebilmemiz için bizi gafletten uyandırmaktır. Zikir, sen farkına varmadan içinde yeni bir kudret oluşturur. Bir gün Allah tarafından sana lütfedilen ve kitaplarda bulunmayan bir ilim ve hikmete sahip olduğunu göreceksin. Bunun üzerinde tefekkür edersen, ilk adımını atmış olursun!" - M. Esad Erbili (s. 95)
"İnsan ruhu ilahi âlemlerden gelir ve giderek kesafeti artan maddi alemlerden geçerek kafeste hapsolmuş bir kuş gibi bedene girer. Başlangıçta kendini beden içinde bir esir gibi hissettiğinden mutsuzdur, fakat zamanla bu hapishaneye alışır. Bunun sonucunda da asıl geldiği âlemi unuttuğundan hapiste olduğu halde kendini vatanında gibi rahat hissetmeye başlar. İşte zikrin amacı, ona gerçek vatanının bir hatırasını hatırlatarak ona özlem duymasını sağlamak ve vatana giden yolu bulmasını öğretmektir." - M. Esad Erbili (s. 95)
Şeyh efendi, "Evet, Beyefendi haklı" dedi. "Biz sadece kalp vasıtasıyla etkilediğimiz için bize 'kalp hırsızları' denilir."
"Evet ben de bunu tecrübe ettim; fakat aldığınız kalbi, temizlenmiş ve manen arınmış olarak parlak bir ışıkla geri veriyorsunuz." (s. 123)
Burada şahit olduğum bütün bu hadiselerden sonra yurdumuzdaki proleterleri düşünmek zorunda kaldım; sınıf savaşını, Avrupa toplumunun bulantısını. İslam'ın çocukları arasında ise sınıf kavgası değil, kardeşlik vardı. (s. 155)
Çünkü içimden bu sevgi dolu, mütevekkil, yardımsever Doğulular'ı kendime, birçok modern insan müsveddesinden daha yakın hissediyordum. (s. 171)
Heva ve heveslerinin peşinden körü körüne sürüklenen bir insanı iyi bir gelecek beklemediğini söylemek zor değil. Evrensel ahlaki kanunlar çiğnendiğinde cezası çekilecektir. (s. 211)
Küçük insan mucizeler yarattı. Ama bu mucizelerin kölesi oldu. Koskoca bir dünya kazanıldı, ama insanın kendisi kayboldu gitti. Bizim yarattığımız eserler, üzerimizde hakimiyet kurdular. Bizi demir pençelerinde sımsıkı tutarak kanımızı emdiler. Onlara yem olduk, gücümüz tükenince de çöp diye bir kenara atıldık. Tekamül ise kıyasıya sürüyor. Bilgi açlığı bizi ileri itiyor; zaruret, çatışma ve ümitsizlik artıyor. Değirmeni döndüren hayvanlar gibi, gözlerimiz bağlı bir halde dönüp duruyoruz. Değirmenin taşları ise insanların kalplerine acı ve sefalet öğütüp durmakta.
Gözümüzün bağını çözüp, bizi köleleştiren güçlere karşı duramaz mıyız? Bunu yapabiliriz, ama yapmak istemiyoruz. Baştan başlayacak gücü ve cesareti kendimizde bulamıyoruz.
Yanlış iz sürdüğümüzü görmek istemiyoruz. Sınır tanımayan bilgi açlığımızın bizi gerçek bilginin yolundan uzaklaştırıp, yitip gittiğimiz çıkmaz sokaklara sürüklediğini görmek istemiyoruz. (s. 212 - 213)
Dervişler Arasında İki Hafta
Carl Vett
Yorumlar