Mesnevi Dördüncü Cilt
Ağızdan Hakk'ın hamdi çıksa, tan yerini ağartan Cenab-ı Hakk ondan bir cennet kuşu yaratır. (c. 3, b. 3480)
Resmin, ressamını imtihan eylemesine imkan ve tasarrufuna bir nişan var mı? (c. 4, b. 389)
Hakikî mülk sahibi Cenab-ı Hakk'tır, ona kul olanlara o, yüzlerce ebediyet mülkü bağışlar.
Fakat Hakk'ın huzurundaki secdenin zevki senin için yüzlerce devletten daha büyüktür.
Mal, mülk istemez - Ya Rab, beni o secde ile yücelt - diye niyaz edersin. (c. 4, b. 677 - 679)
Aşağılık kimselere ilim ve hüner öğretmek, yol kesicilerin eline kılıç vermek gibidir!
Sarhoşun eline kılıç vermek kötüyse de layık olmayana ilim öğretmek daha da kötüdür!..
İlim, mal ve mevki şüphesiz mayası bozukların yanında bir fitne vesilesidir.
Delinin elinde kılıcın kabzası oldukça müminler için savaşmak farzdır.
Onun canı deli, teniyse kılıçtır: elinden kılıcını almak en iyisi!
Mevki sahibi cahillerin yaptığı rüsvalığı yüzlerce arslan yapamaz! (c. 4, b. 1457-1462)
Canı olmayan kimse ölü demektir; Cananı olmayan cansa eşektir! (c. 4, b. 1432)
Ahmakların sağırlığı yüzünden gör ki, Nuh tufanı, âlemi viran etti. (c. 4, b. 1967)
Şüphesiz bela en çok peygamberlere gelir, çünkü hamları terbiye etmek de bir beladır! (c. 4, b. 2030)
Diri bir gönülle meşveret gerek, öyle ki o diri, seni de diriltsin. (c. 4. b. 2230)
Abdest alırken her uzuv için hadis-i şerifte ayrı ayrı dua rivayet olunmuştur.
Burnuna su çektiğinde Cenab-ı Hakk'tan cennet kokusunu niyaz et.
Ta ki seni o koku cennete götürsün. Gül kokusu, gül bahçesine delildir.
Abdest bozduktan sonra yıkanırkenki dua da şudur: "Ya Rabbi beni günah pisliğinden temizle.
Ancak elimle bedenimi temizleyebildim, kimse canını yıkamaya muktedir olamaz!
Nakeslerin cani senin lütfunun muhtacıdır; kerem elin canlara derman bağışlar.
Ancak dışımı temizleyebildim, ben hor, hakirim; Ey kerem sahibi! Lütfunla içimi sen temizle.
Ben dışımı pislikten temizledim; içimi de sen abes işlerden yıka." (c. 4, b. 2234-2241)
Bir mücadele gönlünü daraltsa, bütün dünyayı daralmış sanırsın!
Ama dostlarla beraber olunca her yeri gül bahçesi görürsün! (c. 4, b. 2392-2393)
Öküz, ansızın Bağdat'a girip şehri bir baştan bir başa dolaşsa;
Bütün zevk ü safa ve lezzetlerden onun göreceği sadece karpuz kabuğudur!
Öküzün ve eşeğin seyrine lâyık olan şeyler yollardaki saman ve otlardır! (c. 4, b. 2398-2400)
Dünyayı görmen senin idrakin kadardır: temiz olmayan hissin temizleri görmene perde olur.
Hissini görüş suyuyla yıka; sofilerin çamaşır yıkamaları böyledir!
Zira sen temizlenince perde kalkar, pâk
canlar sana koşarlar. (c. 4, b. 2405-2407)
Namın, şöhretin darlığından kurtul. Aşk, aşk içinde gizlidir vesselam! (c. 4, b. 2420)
Hannane direğinin kalp gözü olmasaydı ayrılıktan nasıl müteessir olurdu? (c. 4, 2439)
Daha fazla hatadan sakın artık! Hakk'ın lütfuyla tevbe kapısı açıktır.
Tevbe için mağribten bir kapı ta mahşere kadar halka açıktır.
Güneş, batıdan doğmadıkça tevbe kapısı açıktır, ona yönel.
Hakk'ın rahmetiyle cennetin sekiz kapısı vardır: birisi de tevbe kapısıdır, ona intisap et.
O sekiz kapı bazen kapanır, bazen açılır ama, tevbe kapısı daima açıktır.
Açık kapıyı ganimet bil, ona koş, hasetçilere rağmen oradan gir! (c. 4, b. 2524-2529)
Ey gönül, her sarhoşlukla gururlanma! İsa, Hakk'ın sarhoşudur; eşekse arpanın!.. (c. 4, b. 2712)
Gerçi söz, bir yandan bir manayı aşikâr eder ama bir yandan da on cihetten örter! (c. 4, b. 2295)
"Allah'ı zikredin" emri küstahların harcı değil; "O'na dönünüz" emrinden de her nefis murat alamaz. (c. 4, b. 3094)
Bu dünya kocakarısı pek kuvvetli bir büyücüdür; halkın, onun sihrini bozması zor bir iştir.
Düğümü, akılla çözülebilseydi Cenabıhak, kullarına peygamberler göndermezdi. (c. 4, b. 3219-3220)
Her zaman sonsuz rahmetler akar durur ama insanlar uykudadır, anlayamazlar. (c. 4, b. 3327)
Celal sahibi Hakk’ın ismini zikirden maksat, bununla sıkıntıyı gidermektir.
Çünkü gam harareti, gizli vesveseler ateşi, O’nun nuruyla söner. (c. 4, b. 3489-90)
Cehennem gibi yer içer, onun için vücudu semizleştirirsin!
Bir gün de hikmet otlağında yayıl da kalbin, gelişip güzelleşsin!
Ama ten gıdası buna mâni olur; ruh tacirdir, bu ten de yol kesici! (c. 4, b. 3630-3633)
Ey Musa, Firavun'u imana çağırmada yumuşak edayla söz söylemek lazım!
Kaynayan yağa su dökülürse ocak da tencere de harap olur!.. (c. 4, b. 3838-3839)
Aşıkın bütün muradı, sevgilidir. Sevgili gelince aşık yok olur!
Hak aşıkıysan eğer, O'na vasıl olunca sende kıl kadar varlık kalmaz. (c.4, b. 4663-4664)
Senin hoşlanmadığın bir şey, Hakk ile bakarsan rahmet olur. (c. 4, 4858)
Mesnevi
Mevlânâ
Tercüme: Süleyman Nahifi / Âmil Çelebioğlu
Yorumlar