Satranç Ustası Don Sandalio’nun Romanı


Stefan Zweig’ın satranç romanındaki gibi bir performans beklemiştim kurgu açısından ama öyle olmadı. Benzer beklentiler ile okuma düşüncesi olan var ise önbilgi vermiş olayım. 

***

İyi ve kendine güvenen bir oyuncu, tartışmıyor ve yerinden oynattığı taşı bir daha kesinlikle geri almıyor; sadece "şah!" dediği duyuluyor. Geçen gün sana yazdığım gibi ibadet eder gibi oynuyor. Yok, şu daha doğru bir ifade olur: sessiz bir dinsel müzik yaratıyormuş gibi oynuyor. Müzikal bir oyun onunki. Arp çalar gibi dokunuyor taşlara. Onu seyrederken şöyle bir izlenime kapılıyorum: sanki üstündeki süvarisiyle at kişnemiyor -kesinlikle!- şah diyeceği zaman müzikal bir biçimde nefes alıp veriyor. Kanatlı bir at gibi. Bir Pegasus. Daha doğrusu satranç tahtasının üstündeki Don Kişot'un atı Rocinante, ağaçtan yapılmış bir Rocinante... Ve satranç tahtası üstüne nasıl konuyor! Zıplamıyor, uçuyor. Ya veziri oynattığında? Kesinlikle ve katıksız bir müzik! (s. 24)


Ama bu satranç ustasının, öldükten sonra cennette insanlarla ya da meleklerle sonsuza kadar satranç oynayıp oynayamayacağını düşündüm. (s. 28)


Tanrı evreni yaratırken, evreni sürekli yaratırken, şiirselleştirirken kendi kendini Şiirinde, Kutsal Roman'ında yaratmaktan başka bir şey yapmaz. (s. 76)


Saztranç Ustası Don Sandalio’nun Romanı

Miguel de Unamuno

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed’in Liderliği

Râvi

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde