Kokoro


Kokoronun en basit çevirisi "kalp"tir fakat Japoncada shinzo olan fiziki kalp organından ayrı olan kokoro, insanın ruhani tarafını temsil eder. (s. 47)

Kokoro bilinçli kalptir, içkin bilgeliğimizi aktarır ve hissedilen dürtüler şeklinde dünyaya tepki verir. (s. 47)

Kokoro, ruhun bilincine ve en derin bilgeliğimize erişmek için bir mekanizmadır. (s. 47)

Japonya'nın en popüler sözlüğü Köijen'de, kokoronun uzun tanımlar listesine "insanın ruhani eylemlerinin kökeni veya bu eylemlerin kendisi" tanımıyla başlanır. (s. 48)

Ayrıca bir şeyin merkezi, özü veya çekirdeği anlamına da gelebilir. Güzelliği görme, güzelliğe tepki verme ve onu yaratma şeklimizdir. (s. 48)

Kalp farkındalığına sahip olmak, ana konsantre olmak, belli bir durumda ne hissettiğimize odaklanmak ve oradan karşılık vermektir. Burada doğrudan gözlem ve mantıksal düşünce kenara çekilir ve dünyaya dair hissedilen bir duygu öne geçer ve anlatı düşüp gider. (s. 51) 

Gününüze kalp farkındalığıyla yaklaşmak, etrafınızdaki her şeyin canlılığını ve varlığını duyarlılıkla hissetmek, hiçbir şeyin kalıcı olmadığını ve her şeyin sonunda solup gideceğini bilerek yaşamaktır. (s. 51)

* * *

Naoki-san'ın ne diyeceğine dair hiçbir fikrim yoktu ve bunu kesinlikle beklemiyordum.

"Kokoro bir nevi aynadır" dedi. "Diğer insanların size baktığında gördüğüdür. Kalbiniz kirliyse insanlar anlar. Hissedebilirler. Ben herkese karşı saygılı olmaya çalışıyorum. Kim olduklarının bir önemi yok. Kokoromu temiz tutmaya çalışıyorum. Ve eğer biri ya da bir şey beni sinirlendirirse kokoromu sıfırlamak, onu arındırmak için sık sık bir tapınağa veya mabede gidiyorum. Dua falan etmiyorum, sadece oraya gidiyorum, doğayla çevrili halde biraz zaman geçiriyorum ve bu bana her nasılsa daha büyük bir şeyin parçası olduğumu hatırlatıyor. Sonra evimize dönüyorum." 

"Bugün olduğu gibi." diye söze devam etti. "Bugün işim ağır ve bıkkınım. Bu kokoro halinde eve gidemem, o nedenle dönüş yolumda Kamogawa Nehri'ne gidip sıfırlayacağım. Kokoromu temizleyeceğim, ondan sonra yüzümde bir tebessümle eve gidebilirim. Oğluma sarılabilir, karıma teşekkür edebilirim. Hayatım için teşekkür edebilirim. Kokoroyu düşündüğümde aklıma bunlar geliyor. Sadece iyi bir baba, iyi bir insan, iyi bir dükkan sahibi olmaya çalışmak."

Merakla biraz irdeledim. "Bunu yapmazsanız ne olur?"

"Yapmazsam öfkem geçmemiş halde eve giderim. Oğlumla ya da karımla konuşmam. Sadece işimi düşünürüm. Yarına odaklanır, bundan sonra ne yapacağım konusunda endişeli olurum. Ben öyle olmak istemiyorum, o nedenle ihtiyacım olduğunda kokoromu aktif biçimde arındırmaya çalışıyorum. Sakin bir yere gidiveriyorum; bunun bir tapınak ya da mabet olmasına gerek yok. Nehre ya da dağlara gidebilirim. Doğadaki herhangi bir yer olur. Oraya gider ve bugün için teşekkür ederim." 

"Bu çok güzel." dedim samimiyetle. 

Gülümsedi ve bana bir kahve daha verdi. "Bu Japonlara özgü bir şey." (s. 54-55)

* * *

Naoki-san'ın kokoroyu bir ayna olarak görmesinden bahsettiğimde gruptan biri, kokoronun ruhun dışavurum aracı olduğuna inandığını açıkladı. "Onu bir pencere olarak düşünüyorum." dedi. "Eğer pencere ağır, olumsuz duygularla örtülüyse ruhun ışığı dünyaya yansıtılamaz." Ayrıca aksi şekilde, biz de ruhun bilincine açıkça erişemeyiz. (s. 56)

Bizi insan yapan kokorodur ve bizi gerçek bir yaşam yolunda yönlendiren kokoronun ışığıdır. (s. 57)

Kokoro
Beth Kempton

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed’in Liderliği

Râvi

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde