Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Şeker Portakalı

Resim
Bu şarkıyı her duyduğumda sebebini çözemediğim bir hüzne kapılırdım. Totoca'nin elimi sertçe çekmesiyle kendime geldim. "N'oldu, Zezé?" "Hiç. Şarkı söylüyordum." “Şarkı mı?" “Evet." “Demek ki kulaklarım sağır olmuş." Acaba insanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor olabilir miydi? Sesimi çıkarmadım. Bilmiyorsa benden öğrenecek değildi. (s. 15) "Totoca.” "Ne var?" “Aklımız erince, erdiğini hisseder miyiz?" "Ne saçmalıyorsun be?" (s. 15) "Geleceğin parlak, afacan. İsmini boşuna Jose yani Yusuf koymamışlar. Sen güneş olacaksın ve yıldızlar etrafında parıldayacak." (s. 23) Sabahki hüzünlü düdüğü akşamüstü saat beşte daha da fena gelirdi kulağıma. Fabrika bir ejderhaydı; her sabah insanları yutan, akşamlarıysa yorgun insanlar kusan bir ejderha. (s. 62) Bunun üstüne ona iyice sokulup başımı koluna yasladım. "Portuga!" "Hı..." "Ben senin yanı...

Küçük Ağacın Eğitimi

Resim
Okur Dergisinin 8. Sayısında yayımlanan Küçük Ağacın Eğitimi kitabına dair yazımı aşağıda paylaşıyorum: “Ne kadar uzağa gittiğini bilmiyorsan, çok uzaktır. Kimse bana söylememişti. Sanırım Büyükbaba da bilmiyordu.” Yıllar önce buna benzer hisler taşıdığımı hatırlıyorum. Bu durumu “Küçük Ağaç”ın tespit ettiğini görmek hoşuma gitmişti doğrusu. İnsanız, duygularımızın paylaşılmış olması hoşumuza gidiyor. Yazarların tercüman olması daha da memnun ediyor galiba. Evet, hiç bitmeyecekmiş gibi gelen yollar, hiç bitmeyeceğini sandığımız yıllar ve geçip giden ömrümüz... Ömür bahçesindeki en uzun vakit de çocukluk mevsimidir sanırım. Bu hissiyat, bahçenin ne kadar büyük ve uzağa gittiğini bilmeyişimizden olabilir. Ya da hayata dair en çok şey öğrendiğimiz zaman dilimi olduğu içindir. Kim bilir? Gülün rengi ve kokusu ruhu okşar. Lakin dikeni vardır, itiyat gerektirir. Karnın mı acıktı? İşte orada bir parça ekmek ve tuz. İşte orada domates ve salatalık fideleri. Kendine güzel bir ziya...

Kozmos'un Hakikati

Resim
“Uzmanlara” danışıp size kim olduğunuzu söylemelerini isteyerek kendi nefisinize âgâh olamazsınız. Kendi öz bilginize dışardan değil, ancak ve ancak içeriden, derûndan ulaşabilirsiniz. (s. 47) Kozmos’un Hakikati William C. Chittick İnsan Yayınları

Ölü Evinden Anılar

Resim
Parmaklıklardan her bakışınızda, hep aynı surları, aynı nöbetçileri ve aynı gökyüzü parçasını seyrederek yılların geçeceğini düşünürdünüz. Her defasında da onun hapishane üzerindeki değil de, başka yerlerdeki uzak ve özgür bir gökyüzü olduğunu düşlerdiniz. (s. 17) Hapishane, dışarıdan çok farklıydı ve bu dünya bize aitti. Kendimize göre kurallarımız, giysilerimiz, davranışlarımız, geleneklerimiz vardı. Burası, dünyada bir eşini daha göremeyeceğiniz hayatların sürdürüldüğü, adeta yaşayan ölülerin bulunduğu bir evdi. Burada, çok özel insanlar vardı. İşte size anlatmaya koyulduğum da hapishanenin bu özel tarafıdır. (s. 18) İnsanoğlu öyle bir varlıktır ki, zamanla hayatta her şeye alışır ve bu, onun en iyi tanımıdır. (s. 20) Bir dakika bile yalnız kalmaya fırsat bulamamanın ne kadar berbat ve ıztırap verici bir durum olduğunu size asla tarif edemem. (s. 22) Burası, ruhların karanlık gecelerde hayat bulduğu bir cehennemdi sanki. (s. 25) Birbirlerine öyle müthiş bir ustalıkla söv...

Savaş Uçuşu

Resim
Haylaz bir öğrenciyim... Şu güneşin tadına varmaktan da, yazı masasının tebeşirin, kara tahtanin çocuksu kokusunu içime çekmekten de zevk duyuyorum. İyice korunmuş bu çocukluğa öyle bir sevinçle dalıyorum ki! Evet, biliyorum: Önce çocukluk vardır, kolej ve arkadaşlar, sonra gün gelir ki sınava girilir. Bir diploma alınir. Gün gelir ki, yüreği üzüntüyle daralarak büyük bir kapıdan dışarı çıkar insan, o anda adam olmuştur birdenbire. Attığı adım daha ağır basar toprağa. Hayattaki yoluna girmiştir artık. Yolun ilk adımlarını atar. Silahlarını gerçek düşmanlara karşı kullanacaktır. Cetvel, gönye, pergel dünyayı kurmaya yarayacaktır artık, ya da düşmanları alt etmeye. Oyun moyun kalmamıştır! (s.5) Yazın rahatlığıyla ölüm arasında ne gibi bir çelişki olabilir, ortalığı saran tatlı hava bizimle alay eder gibi değil. Ama şöyle bir düşünce geliyor ak lıma: "Bozulup gidiyor bu yaz. Durakalmış bir yaz bu..." Bırakılmış biçerdöverler gördüm. Bırakılmış orak makineleri. Yol hendekleri...

Yoldaki Mühendis

Resim
Sevgili kızım, koruyucu meleğim, ne zaman ki Kudüs'ü gördüm, işte o zaman hayatın arzusunu hissettim. Sevimli kızım, Kudüs'ü anlatmak için kelimeler yetersiz kalır. Kokusu her şeyden güzeldir. Manzarası dünyanın bütün güzel manzaralarından çok daha güzel, çok daha harikadır. Kudüs simidi yapan bir fırından Kudüs simidi aldık. Kudüs'ün sokaklarında dolaşırken surlarına gelene kadar bütün simidi ben yemiştim. Bedenimi gazinonun pis yemekleri ve suyuyla kirletmek istemediğim için gazinoda ne yemek yemiştim ne de su içmiştim. Bu yüzden bayağı acıkmıştım. Allah'a yemin ederim ki dünyada Kudüs simidinin tadı gibi başka tat yok. Annemin yemeklerini çok sevmeme, Kore ve Amman'da en lüks lokantalarda, en güzel, en lezzetli yemekleri yememe rağmen hayatım boyunca Kudüs simidi gibi bir lezzet görmedim. Dünyada hiçbir tat Kudüs simidinin tadını geçemez. Kudüs simidi, mübarek Mescid-i Aksa'da ve çevresinde bulunduğu müddetçe hiçbir kuvvet, onu kirletemez! (s.54) Kızdım, ...

Kılavuz Kitap

Resim
Şeylerin senin arzu ettiğin gibi olmasını isteme, nasıl oluyorlarsa öyle olmalarını iste, böyle yaparsan her zaman mutlu olursun. (s.17) Başına gelen her olayda, bu olaya doğru yaklaşarak hangi kabiliyetini geliştireceğini düşün. Çekici bir kadın görürsen, ona duyduğun arzuya karşı kendini sınırlayabilme kabiliyetin olduğunu keşfedeceksin. Acı içindeysen, dayanıklı olmayı keşfedeceksin. Uygunsuz sözler veya küfürler duyarsan içindeki sabrı keşfedeceksin. Bunu alışkanlık haline getirirsen, eşyanın görünen yüzü seni kendine sürükleyemeyecektir. (s.19) Hayatta bir akşam yemeğindeymiş gibi davranmayı unutma. Önüne bir şey mi kondu? Elini uzat ve aşırıya kaçmadan kendi payın kadarını al. Bir şey yanından geçip gitti mi? Onu durdurma. Henüz gelmedi mi? İstemeye kalkma, önüne gelene kadar sabret. Bu prensibi çocuklarına, eşine, makamlara, zenginliğe karşı uygula, sonunda tanrların ziyafetlerine buyur edileceksin. Bununla birlikte önüne konan şeyleri almayıp hatta reddedebilirsen, tanrıl...

Hacı Murat

Resim
Her ikisinin bakışlarında da, sözcüklerle anlatılmayan derin anlamlar vardi. Sessizce gerçeği anlatıştı bu. Vorontzov'un bakışlarından, Hacı Murat'a inanmadığı, yalnızca zorunlu olduğundan boyun eğdiği, onun Rus olan her seye düşman olduğunu da bildiği okunuyordu. Tüm bunları anlayan Hacı Murat'sa bağlılığını anlatmaya devam ediyordu. (s.59) Ön sıraya oturdu ve birinci perdeyi küçük bir şaşkı bile göstermeden, doğulu Müslümanlara özgü bir ağırbaşlılıkla izledi. (s.61) Konuşanın sözünü kesmezdi hiç, hatta konuşması bittikten sonra bile başka bir söyleyeceği vardır belki diye beklerdi bir süre (s.63) Çevresindekilerin, tümüyle gerçek dışı pohpohlamaları onu, o duruma getirmişti ki, söz ve davranışlarındaki çelişkileri göremez, gerçeğe, mantığa, hatta sadece sağduyuya aykırı davrandığını anlayamaz olmuştu. Verdiği emirlerin ne denli anlamsız, haksız, çelişkili olursa olsun, kendisi verdiği için, anlamlı, doğru ve uygun olduğuna inanmıştı. (s.91) Katolikler için ver...

Cinnet Mustatili

Resim
Iztırap ve çile dolu bir fikir adamının hapishane hatıraları yer alıyor Cinnet Mustatili'nde. Zindandan Mehmed'e Mektup şiirini daha iyi anlamak isteyenler için başvuru kaynağı. Sabahın saat 10 u... Hapishanenin önundeyim. İçinde, unutulmuş insanların hayaletleri gezen bir ortaçag kalesi... (s. 7) Kapıları kırmak, camları zangırdatmak, toplantıları dağıtmak, uykudakileri dürtmek, hastaları doğrultmak, isçileri durdurmak, rüzgârı bekletmek, dalgaları dondurmak, mezar taşlarını tırmalamak, ve haykırmak istiyorum. Avaz avaz haykırmak ve herkesin beni deli sanacağı, şu basit, son derece basit sözü söylemek istiyorum “Allah var, daha ne istiyorsunuz? İşte size her an yeni, her derde deva, her gayrete mesned, ebedi haber! Allah var; fakat bizim ondan, yalnız sorulduğu zaman haberimiz var!. O da yok!.” (s. 38 -39) Bana bir dostum, gayet güzel mandalinalar getirmiş. Olduğu gibi duruyor. Bunlardan bir ikisini sağa sola verdim. Zevcem gittikten sonra da niçin Mehmed’e göndermedim...

Hayvan Çiftliği

Resim
Bölümlerin içerikleri: Bölüm 1: Koca Reisin rüyasını anlatmak için tüm çiftlik hayvanlarını toplaması ve insanoğluna karşı birleşmeye çağırması. Bölüm 2: Koca Reisin ölümü. Napoleon, Snowball ve Squealar isimli üç domuzun birleşerek Koca Reisin öğretisini geliştirerek "Animalizm" olarak adlandırması. Öğretinin hayvanlar arasında yaygınlaştırılması ve Beylik Çiftliğinde sahipleri Bay Jones'a karşı devrim yapmaları. Çiftliğe yeni bir isim vermeleri: Hayvan Çiftliği Bölüm 3: Hasadın kaldırılması. Çiftlikteki işlerin düzene konması. Hayvanlara okuma yazma öğretme faaliyetleri. Bölüm 4: Bay Jones'un çevre çiftliklerden adamlarla çiftliğini geri almaya çalışması ve başarısız olması. Hayvanların kazandıkları bu savaşın isminin Ağıl Savaşı olarak adlandırılması. Bölüm 5: Snowball'ın yel değirmeni fikri. Tasarım ve çizim yapması. Yel değirmeni üzerine toplantı yapılması. Tam Snowball'ın fikri kabul edilecekken zorla köpekler tarafından kovalanması. Daha önce yeldeğirm...