Mevlana ile Bir Ömür

Mevlana ile Bir Ömür kitabında Şefik Can merhum ile yapılan söyleşiler yer alıyor. Su gibi akıp giden bir kitap. Nazenin hatırlar dolu. 

Başkalar nasıl düşünürlerse düşünsünler, bizim Hz.​ Mevlâna'nın hudutsuz müsamahasına güvenerek, hiç kimseyi​ düşündüklerinden, hissettiklerinden ve yaptıklarından k​ı​namaya​ hakkımız yoktur.

Şunu da biliyoruz ki, Mevlânâ'dan sonra onun​ adına kurulan Mevlevilik'te çok geçmeden iki yol ayrımı belirmişti. Bunlardan birisi, tam babasının yolunda, șeriata sımsıkı bağlı,​ zahid Sultan Veled Hazretlerinin yolu, öteki kayda kuy​u​da sığmayan, neşeli, coşkun, rindâne ​e​dalı olduklarını söyleyip Șems-i​ Tebrizi'ye uyduklarını iddia edenlerin yoludur. Veled kolunu​ "Mevlevi yobaz", Şems kolunu da "Mevlevi rindi' diye adlandıranlar da var. Bu görüş, herkesin meşrebine, zevkine, anlayışına​ göredir. Hem a​ş​ık, hem rind, hem coşkun fakat aynı zamanda​ yaşadığım müddetçe Kur'ân'ın kuluyum diyen ve sabahlara kadar​ ibadet eden Mevlânâ​'nı​n tam manasıyla izinde yürüyen Sultan​ Veled Hazretlerinin takip ettiği şeriat yolunu, herkesin kendi​ me​ş​rebine göre yorumlaması da gayet tabiidir. 

Nitekim Abdulbaki​ Gölpınarlı merhum Mevlâná'dan Sonra Mevlevilik adlı eserinde;​ "Sultan Veled'le katılaşan Mevlevilik ruhunun Ulu Arif Çelebi​ ile hayatiyet kazandığını görüyoruz" demektedir. Bu bir hayatiyet​ mi? Yoksa Mevlânâ nın yolundan ayrılış mi? Benim bildigim, kendilerini rindâne bir neseye birakarak şeriatın bazı kayıtlarından​ kurtulan, kendilerine has manevi bir zevk içinde yaşayan ve Şems​ kolu mensupları olduklarını söyleyenler ile Mevlânamızın yaşayışları arasında iyice farklar olsa gerektir. Tasvir-i şeriflerinde bile​ elinde tespih bulunan Mevlânâ'nın mübarek eli, suğrak-​ı​ ​a​sumana​ yani göklerin kadehine uzandığı için yeryüzünün haram olan​ şarap kadehine uzanmamışt​ı​r. Büyük Mevlânâmız, Efendimiz​ bir gazel-i ​a​lilerinde aynen șöyle buyurmaktadır:

"​​Bir dilenci gibi, her kapıyı çalma, her kapıya başvurma. Sen​ üstün bir varlıksın. Güçlüsün, elin göklerin kapısına ulaşabilir, sen o​ kapıyı, göklerin kapı​s​ını çal. Gökyüzünün, ötelerin așk kadehi, seni​ o hale getirdi, mest ettiyse, kendinden geçebildinse, șu dünyadan, șu​ fani ​alemden de vazgeç, düşünme."

​​(​s. ​108-109​)​

Mevlana ile Bir Ömür

Sezai Küçük



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde

Râvi

Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti