Kış Hasadı
Tosun Baba, mehtaplı gecenin koynunda arabamızı dikkatli manevralarla sürerken, Muzaffer Efendi sohbete başladı:
"Ayı ormanda yaşar ve bala bayılır. Arı kovanının kokusunu uzak bir mesafeden alabilir, bulduğunda pençesini kovana sokar ve balı çabucak dışarı çekmeye çalışır. Arılar dışarı hücum ederek ayıyı sokmaya başlarlar. Kızgın arılar ayının bedenini, pençelerini ve yüzünü sokarlar. Acıya rağmen ayı, balı almaya çalışmaya devam eder. Dili ve yüzü arı sokmalarından şişer, kabarır. Balın tadına âşık olduğu için ayı, bunca acıya tahammül gösterir.
Dünya da seni böyle sokan arılara benzer. Burada acılar yaşayacaksın. Burada sorunların olacak. Ama Allah balı için hayat arılarının sokmalarına tahammüle değmez mi?
Akıllı ayı kovanı kaptığı gibi nehre atar. Arılar uçup gidince de kovanı alır ve balı çıkarır. Akıllı insan dünyada hayatın getirdiği acıları kabullenir, ama bu sıkıntılara düşüncelerinde herhangi bir prim vermez. Bedeninde de herhangi bir yer vermez.
Bütün amelleriniz, bedeninizin kiracıları gibidir. Onlar bu etten kemikten kafeste yaşarlar. Buna agâh olursanız, Sevgili Peygamberimizin getirdiği davranışlara göre yaşamaya başlarsınız. Kiracılarınız hüzün, tembellik veya hile olmasın. Vesveseler hüzün ve yalnızlık üretirler. Sonra da onlara evinizde bir oda vermek durumunda kalırsınız." (s. 89)
* * *
Buda'nın aydınlandıktan sonraki dönemine dair bir hikâyesi vardır. Bir gün bir yoldan aşağı doğru yürüyormuş. Varlığı adeta yanıp sönen bir parlaklık içindeymiş, yani münevver bir hâle gelmiş. Ona doğru yürüyen bir adam bu nurdan o denli etkilenmiş ki, sormuş:
- "Semavi bir varlık mısın, yoksa bizatihi Tanrı mısın?"
- "Hayır."
- "Peki o zaman, bir sihirbaz ya da büyücü olmalısın."
- "Hayır."
- "İnsan mısın peki?"
Yine cevabı "Hayır" oldu.
- "Peki sen nesin?"
- "Ben uyanmış, farkında bir varlığım." (s. 116)
* * *
Afrika’da ölen yaşlı bir kimse hakkında “yanmakta olan kütüphane” tabiri kullanılır. (s. 132)
Aşk tohumu müminin kalbine atıldığında bunun meyvesinin ne olacağını ancak Allah bilir. (s. 149)
Say esnasında (Safa ve Merve tepeleri arasındaki yürüme ve velvele) Seyh Hatib'in duasını ettik:
Allah'ım! Benim günahlarım sana bir zarar veremez
Ve Senin affın da Senden hiçbir şey eksiltemez.
Lütfen Sana zarar vermeyecek olanı affet
Ve Sen'den hiçbir şey eksiltmeyecek olanı bana lütfet (s. 163)
Hz. Peygamber'in aşkı öyle derindir ki insan hem sevinçten hem de firaktan ağlar. (s. 164)
Yemeğin bereketi, onu başkalarına yedirmektedir. (s. 184)
İyilik alışkanlıktır, dolayısıyla çocuğa hep iyilik aşılanmalı. (s. 248)
Kitap yazarken zuhur eden yalnızlık kalbin gıdasıdır. (s. 255)
Kış Hasadı
Shems Friedlander
Yorumlar