Âdâb
Rivayet olunduğuna göre bir âlim şöyle anlatır:
Yüzlerinde hayır açıkça görülen bir cemaat içinde İmam Gazzali'yi gördüm. Üzerinde yamalı bir elbise ve elinde bir ibrik vardı.
Kendisine dedim ki:
- Ey imam, Bağdad medreselerinde ders vermen bundan daha iyi değil miydi?
Bana derin derin baktı ve dedi ki:
- Saadet dolunayı, müridlik feleğinde doğunca akıl güneşi vuslat yolunu gösterdiği için böyle yaptım. (s. 9)
Peygamberliğine mahsus ciddiyet ve vakarını ashâbıyla kendisi arasında duvar yapmamıştı. (s. 30)
Muhammed Baba Semmasi hazretleri beraberindekilerle birlikte, Bahaeddin'in doğacağı evin civarından geçerken:
"Bu topraktan tarikata önder olacak irfan ve hizmet meydanı erinin, kokusu geliyor." buyururlar.
Neden sonra bir gün yine oradan geçerlerken: "Size evvelce buradan geçerken bahsettiğim irfean erinin kokusu arttı. Galiba o ârif zât doğmuş olmalı.", buyurduklarında, üç gün evvel doğan Bahâeddin'i kundak içinde Hazrete duâlarını almak için getirirler. (s. 66)
Şah-ı Nakşbend Hazretleri cenâzesinin önünde şu meâldeki rubâiyi hoş ses ile okumalarını vasiyet etmişlerdir:
"Bütün ufuklarda dostun dosta kavuşmasından daha güzel ne vardır?
Biz senin diyârına cemâlini görmeye gelmiş âşıklarız" (s. 75)
Edeb sahibine gereken, müslümanlardan hiçbir kimseyi küçümsememektir. Âsîlerden, günahkarlardan hiçbir kimseyi de tahkir etmemeli, onların günah ve isyanları bahanesiyle kendine pay çıkarmamalıdır. (s. 129)
İnsanların hatalarına muttali olan kimse şeytânî bir keşfe takılmıştır. Allah Tealâ böyle bir kimseye kıymet vermez. Eğer bu kimse insanların hatalarıyla meşgul olur ve hep kötüye yorarsa yoldan istifade edemez olur. Sadrını fesad kaplar, sırrı mahvolur ve üstadından istifade edemez. (s. 147)
Âdâb
Muhammed Hâni
Erkam Yayınları
Yorumlar