İlk Bahar

Büyük planların iki ana bileşene ihtiyacı vardır: tutarlı, net bir vizyon ve bunları uygulamaya yönelik özverili, etkileşimli, kabiliyetli bir ekip.


İlk üç yıl, Hz. Peygamber ve onun bu küçük ekibi için üst düzey bir eğitim ve öğretim kursu idi. (s. 163)


Kureyş söylemleri açısından kendi içinde tutarlıydı, çünkü tüm meseleleri çıkar problemi olarak görüyor ve mal, başkanlık ve saygınlık vaadiyle bu problemleri çözebileceğini düşünüyordu.


Hz Peygamber ise onlara karşı ilkesel bir söylem kullanıyordu ve bu, Kureyş'inkine göre daha üstün bir söylemdi. Bu nedenle onu yok etmeleri veya gömezden gelmeleri mümkün değildi. (s. 177)


Ebu Cehil'in ahmakça tavırları Hz. Peygamber'in cesaretiyle meşhur amcası Hamza b. Abdulmuttalib'in de Müslüman olduğunu ilan etmesine yol açmıştı. (s. 183)


Belki de Kureyş'in en fazla canını acıtan şey, Hz. Peygamber'e tabi olanların çoğunu Kureyşlilerin oluşturmasıydı.


Hz. Peygamber'in stratejisi, "eski Kureyș" karşısında "yeni Kureyş" kavramını kurmayı başarmıştı. Yeni Kureyş, yüzü geleceğe dönük, Müslüman ve çevik gençlerden oluşuyordu; tevhid temelli bir yöntemi ve bu yöntemin birer sonucu olan özgürlük, eşitlik ve adalet ilkelerini benimsemişti.


Eski Kureyș'e gelince müşrikti, yaşını tamamlamış, değer ve kültür bakımından artık miladını doldurmuştu, atalarından öğrendiklerini kutsamakla meşguldü, geçmişte yaşıyordu ve soy sopa dayanan sınıf ayrımcılığı kabuğundan çıkamıyordu. (s. 185)


Hz. Peygamberin Yesrib'e geldiği ilk günden itibaren halk bambaşka bir liderle muhatap olduklarının bilincindeydiler. Bu lider, iktidar veya prestij peşinde değildi. Otorite veya servetin izini sürmüyordu. Kendine has özellikleri olan bir önderdi. Şahsında olgunluk ve zekâyı, gayret ve üstün ahlakla birleştirmişti. Ziyaretçilerine karşı yumuşak huyluydu. Müjdeliyor fakat nefret ettirmiyordu. Efendiyle köle arasında ayrım gözetmiyordu.(s. 224)


Ordu saf düzenine geçmiş ve Hz. Peygamber, onlan teftiş etmektedir. Gözü, bulunması gereken yerden ileride duran bir askere ilişmiş ve onu elindeki değnekle uyararak yerine geçirmiştir. 


Ne bir önder ne de kavmi içinde ileri gelen biri olmamasına rağmen Sevâd b. Gaziyye ismindeki bu Ensar genci, savaşın hemen öncesinde kısas talebinde bulunarak komutan peygambere seslenir: "Seni hak din ile gönderene yemin olsun ki, canımı yaktın! Kısas almama izin ver!”


Hz. Peygamber de karnını açarak kısas almasına müsaade eder. Bunun üzerine Sevâd, Hz. Peygamberin karnı üzerine kapanarak öper. 


Hz. Peygamber, ona bu davranışının nedenini sorduğunda cevap verir: "Bu savaşa katılmış bulundum. Bundan sonra da hayatta kalıp kalmayacağımı bilmiyorum. İstedim ki, bu dünyadaki son anlarımda cildim cildine dokunmuş bulunsun." (s. 271)


İlk Bahar (Hz. Peygamber aleyhisselamın hayatına dair stratejik ve siyasi bir okuma)

Wadah Khanfar

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde

Râvi

Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti