Kayıtlar

2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Buşido (Japon Savaş Sanatı)

Resim
  Herkes gözlemlemiştir ki Şinto tapınakları bariz bir şekilde ibadet objelerinden ve enstrümanlarından yoksundur ve mabede asılan yalın bir ayna tefrişatın temelini oluşturur. Bu eşyanın varlığını açıklamak kolaydır, insan kalbini simgeler, insan kalbi de mükemmel surette temiz ve uysal olduğunda Tanrı'nın yansımasıdır. Bu nedenle tapınağın ortasında ibadet için durduğunuzda parlak yüzeyde kendi yansımanızı görürsünüz ve ibadet şekli Apollon'un emirleriyle aynıdır: "kendini bil". Ancak Yunan öğretisinde de, Japon öğretisinde de bireyin kendini tanıması anatomi, insanın fiziksel parçaları hakkında bilgi sahibi olmasi veya psikofizik anlamına gelmez. Bu bilgi manevî boyuttadır, ahlakî dünyamızın iç gözlemidir. (s. 22) "Yumuşak düşüncelerin karıştırdığı ruhunun toprağını hissetmez misin? Tohumların filizlenme zamanı geldi. Sözlerinle onu rahatsız etme. Onu tek başına, sessizce ve gizlice çalışmaya bırak" diye yazmıştı genç bir samuray anılarında. (s. 73) ...

Kitap Limanı kanalı hk

Resim
Kıymetli dostlar, WhatsApp kanalına dilerseniz  buradan  dahil olabilirsiniz. msaliheroglu

Mesnevi’nin Aydınlığında İnsan, Kültür ve Yönetime Bakış

Resim
  🔸Yönetim sadece süreçleri değil, önce "İnsan"ı anlamaktır.  🔸İnsanı tanımadan yönetmek mümkün mü? 🔸Kadim bilgelik, bugünün modern yönetim anlayışına nasıl ışık tutabilir? Bu soruların izinde, ayda bir gerçekleştirilecek ve ilk aşamada 4 ay sürecek kıymetli bir seriye "Bismillah" diyoruz. "Mesnevi’nin Aydınlığında İnsan, Kültür ve Yönetime Bakış" üst başlığıyla planlanan bu yolculukta; her ay medeniyetimizin temel taşlarından biri merkeze alınarak şu başlıklar işleyeceğiz: 🔹 Mevlana Kitaplığına Yolculuk  🔹 İbn Arabi Kitaplığına Yolculuk  🔹 İmam Gazali Kitaplığına Yolculuk  🔹 Şark Klasikleri Kitaplığına Yolculuk Serinin ilk adımı olarak; "Mevlana Kitaplığına Yolculuk" ile başlanıyor. M. Salih Eroğlu’nun sunumuyla; Mesnevi’nin ışığında kültüre ve yönetime dair yeni pencereler açacak bu özel buluşmada sizleri de aramızda görmek isteriz. Nasip olursa bu Cuma akşamı Taksim’de müsait olan herkesi bekliyoruz. 📅 Tarih: 28 Kasım Cuma  ⏰ Saat: 2...

Mesnevi - İlk 18 Beyit Şerhi

Resim
  İşit Ney’den, nasıl hikaye ediyor; Ayrılıklardan şikayet ediyor.  Şerh: Ney'den kastedilen, irfan sahibi ve akıllı insandır ki onun ağzından her güzel ve anlamlı sözler çıkar.  Beytin ikinci mısrasında “Ney ayrılıklardan şikayet eyler” denmesi kişinin de ruh aleminden ayrılıp dünyada bulunmasından ve kederlere düşmesinden şikayet etmesini ifade eder.  Mesnevî'nin ilk beyti olan bu beyitte Celaleddîn-i Rumî hazretlerinin söze duymak ile ilgili olan "işit" emriyle başlamasının sebebi hem ifade ettikleri Ney’in sesinin duymaya muhtaç, hem de kulağın diğer azalardan daha faziletli olmasındandır. Kulaktan sonra azaların en itibarlısı olan göz bile sadece bazı sınırlı maddi şeyleri görebilir. Kulak ile ise akılla anlaşılabilir manevi sonsuz birçok şey işitilebilir.  Peygamberler de Allah'ın iki cihan saadeti emirlerini tebliğ ederken doğal olarak muhataplarının kulaklarına hitap ederlerdi.  Göz güneşin nuru ve mum ışığı olmayınca göremez, atıl ve bîtab kalır. K...

İkigai (Japonların Mutlu Hayat Sırrı)

Resim
Hayatınızın değeri, Ikigai kavramına merhaba deyin. Ikigai, “sabahları yataktan çıkma sebebi”nizdir. Ikigai her gün kendiniz ve başkaları için anlamlı bir şey yapmak demektir. (s. 9) Küçüklüğümüzden beri bize iyi bir eğitim alırsak iyi bir mesleğimiz olacağı ve bunun sonucunda da iyi bir hayat yaşayacağımızı söyleyip durdular. Ama hayat bundan ibaret değil. Ikigai haritasını takip ederseniz bunu kendiniz de göreceksiniz.  Ikigai haritası, oldukça basit, dört yönergeden oluşur:  1. Sevdiğiniz şeyi yapın  2. İyi olduğunuz şeyi yapın  3. Dünyanın ihtiyaç duyduğu şeyi yapın  4. Karşılığını alabileceğiniz şeyi yapın (s. 13) Ikigai iki kelimeden oluşur: hayat anlamına gelen “iki” ve değer anlamına gelen “gai”. Ikigai = hayatın değeri. (s. 17) Ikigai’nin özü, yapmak için doğduğun şeyi yapmaktır. (s. 20) İnsanlar sizi, günlerinizi başarı peşinde koşarak geçirmeniz gerektiğine inandırmış olabilir. Ancak başarı, egonun ölçütünden başka bir şey değildir ve yalnızca sizi il...

Çay Kitabı

Resim
Çay seremonisi, gündelik hayatın sıradan işlerinde bile var olan güzelliği ve değerleri görmek üzerine kuruludur. Saflığı ve uyumu, karşılıklı sevginin gizemini, sosyal düzende var olan romantizmi sabırla insanlara öğretmeyi amaçlar. Çay seremonisinin özü, kusurlarımızla barışmak, imkansızlarla dolu dünyadaki hataları düzeltmek için çaba sarf etmemiz, hayat adını verdiğimiz anlaşılması güç süreçte çabalarımızdan sonuç almamız için nazik bir girişime başvurmaktır. (s. 11) Sadece bardağa koyup içtiğimiz sıvıdan ibaret değildir çay; bir sanat eseridir. Bir tabloyu mükemmelleştirenin ressam olduğu gibi çay da mükemmelliğinin ortaya çıkması için bir ustaya ihtiyaç duyar. Nasıl iyi ve kötü tablolar varsa çayın da iyisi ve kötüsü vardır.    (s. 25) Taoistler, çayın ölümsüzlük iksiri için en önemli bileşen oldugunu iddia etmişlerdir. Budistler ise çayı uzun süren meditasyonlardan sonra uyuşukluk hallerini üstlerinden atmak için kullanmışlardır. (s. 27) Çay öyle bir içecektir ki Tang ş...

Mevlevi Adab ve Erkanı

Resim
Agâh ol ; aklını başına al, kendine gel, düşün ve anla, anlamlarına gelir. Uyuyan kimseyi de uyandırırken, bu söz kullanılır, ürkütmemek için yavaşça yatağının yanına gidilir, yastığına hafifçe el ucuyla vurulur, gene yavaşça, «âgâh ol erenler» denir. (s. 5) * * * Mevlevîlikte, her şeye cezbe ve aşkla ulaşıldığı kanaati vardır.  «Aşk olmayınca meşk olmaz» atasözü, Mevlevînin her işinde kılavuzudur. Bu bakımdan " aşkolsun " sözü birçok yerlerde kullanılır: a) Dergâha, yahut birinin evine giden bir Mevlevi, oturunca, ev sahibi, Mevlevi’ye «aşkolsun» der. Mevlevi, buna karşılık, niyâz secdesi eder; yâni oturduğu yerde, yere ellerini koyup yeri öper. b) Su, çay, şerbet gibi ir şey içen kişiye, «aşkolsun» denir.. O da, «eyvallah» sözüyle baş keserek karşılık verir. c) Yem ek yiyene de, ayni söz kullanılır.«Aşkolsun» sözüne karşılık «aşkın cemâl olsun» denmesi, bu söze muhâtap olanın, «cemâlin nûr olsun» demesi, buna karşılık da, «nûrûn alâ nûr olsın» karşılığını alması, Bektaşîlik...