Kayıtlar

2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hyunam-Dong Kitabevi

Resim
Yeni açılan bir kitabevinin etrafında şekillenen hayatlar, anlam arayışları… Sade ve akıcı bir üslupla yazılmış. Kore edebiyatından okuduğum ilk eser. * * * “Kitapta sevdiğim nokta, kitap okumanın bir başarı olmadığını düşündürmesiydi” dedi Youngju gülerek. “Doğru düşünmüşsünüz” diye gülerek yanıtladı Areum. “Kitap okumanın dünyaya bakışımızı genişlettiği söylenir ki bu da dünyayı daha iyi anlayabilmemizi sağlar, anlayışa sahip oldukça da güçleniriz. Güçlendiğimiz yönünü başarıyla bağdaştıran insanlar olsa da durum yalnızca güçlenmekle sınırlı değil; anlayış beraberinde acıyı da getirir. Kitaplar, kısıtlı deneyimlerimizle hiç görmediğgimiz bir dünyanın barındırdığı acılarla çevrelenmiştir. Bir başka deyişle, eskiden farkında olmadığımız ıstıraplarla karşı karşıya kalırız. Bir başkasının kederini derinden hissederken sadece kendi başarınmız ve mutluluğumuzun peşinden koşmak zorlaşır. Bu yüzden kitap okumanın, aksine bizleri bahsedilen o başarıdan uzaklaştırdığı kanaatindeyim. Kitaplar b...

Kitap Limanı kanalı hk

Resim
Kıymetli dostlar, kitaplardan altını çizdiğim satırları paylaştığım bir kanal açtım WhatsApp'ta. İlgilenenler için buradan  dahil olabilirler. msaliheroglu

Satranç Ustası Don Sandalio’nun Romanı

Resim
Stefan Zweig’ın satranç romanındaki gibi bir performans beklemiştim kurgu açısından ama öyle olmadı. Benzer beklentiler ile okuma düşüncesi olan var ise önbilgi vermiş olayım.  *** İyi ve kendine güvenen bir oyuncu, tartışmıyor ve yerinden oynattığı taşı bir daha kesinlikle geri almıyor; sadece "şah!" dediği duyuluyor. Geçen gün sana yazdığım gibi ibadet eder gibi oynuyor. Yok, şu daha doğru bir ifade olur: sessiz bir dinsel müzik yaratıyormuş gibi oynuyor. Müzikal bir oyun onunki. Arp çalar gibi dokunuyor taşlara. Onu seyrederken şöyle bir izlenime kapılıyorum: sanki üstündeki süvarisiyle at kişnemiyor -kesinlikle!- şah diyeceği zaman müzikal bir biçimde nefes alıp veriyor. Kanatlı bir at gibi. Bir Pegasus. Daha doğrusu satranç tahtasının üstündeki Don Kişot'un atı Rocinante, ağaçtan yapılmış bir Rocinante... Ve satranç tahtası üstüne nasıl konuyor! Zıplamıyor, uçuyor. Ya veziri oynattığında? Kesinlikle ve katıksız bir müzik! (s. 24) Ama bu satranç ustasının, öldükten so...

Sefiller

Resim

Ayraç Sorunsalı

Resim

Hz. Muhammed’in Liderliği

Resim
O, titizlikle erdemli davranışlar sergileyen bir peygamber ve liderdi. Ancak buna rağmen, asla üstünlük taslamayan, sıradan ilgi alanları olan; herkes gibi sevdiği ve sevmediği şeyler bulunan, gülen ve ağlayan, son derece doğal bir insandı. (s. 59) Allah Resulü (s.a.v.) gücün ve konformizmin tuzaklarından had safhada kaçınır ve topluma hizmeti temel vazife telakki ederdi. (s. 71) Medine'deki Müslümanlara nüfus sayımı emri vermesi, insan kaynaklarını tanıma ve planlama ihtiyacına verdiği önemin bir deliliydi. Belirli sorunlar karşısında hangi gücü harekete geçireceğini bilmek için çalışanlarının kaydını tutar ve bu listeyi mütemadiyen güncellerdi. Cemiyetinin mali durumunu da yakından takip eder, zekât toplama memurları getirilen malları teslim ettiğinde hesapları özenle gözden geçirirdi. İslam idaresinin gelişiminin her safhasında, bir sonraki merhaleye erişmek için atacağı adımları itinayla planlar ve gereken kaynakları da aynı titizlikle hazırlardı. Nitekim ilk dönem siyer kaynak...

Genç Müslümana Öğütler

Resim
Ey hidayet isteyen mürid, bütün halka hüsn-i zanla bakmaya alış.  Buna kendini alıştır. Onlarla olan işlerinde vicdanının sesinden ayırma. Temiz yürekli ol. Müslüman kardeşlerine gıyablarında da duacı ol. (s. 21) Şu bir hakikattir ki, bir mürid hak yolunda doğruluktan ayrılmadıkça, Mutlak Hidayet Erdiricisi Rab, onu bir mürşid-i kamile rastlatır ve şeytanları bile ona hayrı ilham edici meleklere çevirir. Doğruluk bir büyük iksirdir ki, neyin üzerine konsa onu arıtır ve bakır üzerine konsa onu altın yapar. (s. 22) Ey mürid! Öfke ve gazabını tut ve gösterme. Bunu yaparsan Allah'ı memnun, şeytanı üzmüş, kendini de terbiye etmiş olursun; nefsini düzeltmiş olursun. Gazap, nefsin zapt edilmemesinden, başıboş bırakılmasından doğduğundan, sen öfkeni tuttukça, nefis sınırını bilir, azmaz ve sana boyun eğer. Sen öfkeni tutarsan, karşıdakini sevindirmiş, onun fiiline karşılık vermemiş, ona bir ceza biçmemiş olursun ki, bu davranışın, cezadan daha çok tesir ve onun kendi nefsini cezalandırması...

İbrahim Düsuki’den Öğütler

Resim
Bir kimse bütün insanları sevmedikçe, onlara karşı şefkatli davranmadıkça ve onların ayıplarını örtmedikçe kamil bir insan olamaz. (s. 12) Sen bir kimseden yüz çevirirsen o da senden yüz çevirir. Eğer Allah'tan yüz çevirirsen, Allah da senden yüz çevirir. (s. 15) Her kim bu yolda insanların sözlerini ezberlemek ve hakikatleri toplamakla meşgul olursa, boşuna zaman harcıyor demektir. Çünkü o, bu sözleri bitirip de ne zaman ebedi âlem için hazırlık yapacaktır? (s. 17) Haram yemek amelin Allah'a yükselmesine mani olur, dini zayıflatır. Haram söz de dini ifsat eder. Günah kirlerine bürünmüş olanlarla oturup kalkmak, baş ve gönül gözünü kör eder. (s. 19) İnsanların size uymasını istiyorsanız hiçbir işte aşırılığa gitmeyin. (s. 20) İlmin bütünü şu iki cümlede toplanmıştır: 1. Nasıl kulluk yapılacağını öğrenmek, 2. Sonra da kulluğa devam etmek. Bunları yapan kimse hem şeriatı, hem de hakikatı bulmuş olur. Bu sözlerde alimleri görmezlikten gelmek söz konusu değildir. Ancak şu bir hakik...

Joanina Kütüphanesi

Resim
Portekiz’de kitapları korumak için yarasaların kullanıldığı bir kütüphane olduğunu biliyor muydunuz? Yarasalar, eski kitaplara zarar verebilecek böcekleri yiyerek bu değerli eserleri koruyor.  Avrupa’nın en eski eğitim kurumlarından biri olan Coimbra Üniversitesi’nin kalbinde yer alan Joanina Kütüphanesi, yalnızca barok mimarisiyle değil, aynı zamanda kitapları korumak için uyguladığı sıra dışı yöntemle de dikkat çekiyor: İçinde iki yüzyıldan uzun süredir yaşayan bir yarasa kolonisi bulunuyor! Geceleri, bu yarasalar oymalı ahşap raflardan çıkarak eski kitapların arasında uçmaya başlar ve kırılgan sayfalara zarar verebilecek böceklerle beslenirler. Kitapların küçük koruyucuları, kimyasal maddeler kullanılmadan zararlı böcekleri yok ederek değerli koleksiyonların korunmasında önemli bir rol oynar. Yarasaların dışkılarının kütüphane mobilyalarına ve ahşap yüzeylere zarar vermemesi için, kütüphane görevlileri her günün sonunda okuma masalarını özel bir örtüyle kaplar. Sabahları ise küt...

Devlet

Resim
Düşünen bir insan için dinlenmek ve söylemekten daha keyifli bir şey olabilir mi? (s. 43) -Peki. Bence toplumu yapan, insanın tek başına, kendi kendine yetmemesi, başkalarını gereksemesidir. Yoksa toplumun kurulmasında başka bir sebep var mıdır? - Yoktur. -Öyleyse bir insan bir eksiği için, bir başkasına başvurur, başka bir eksiği için de bir başkasına. Böylece birçok eksikler birçok insanların bir araya toplanmasına yol açar. Hepsi yardımlaşarak bir ortaklık içinde yaşarlar. İşte bu türlü yaşamaya toplum düzeni deriz değil mi? (s. 54-55) Bir iş tam zamanında yapılmadı mı bir şeye yaramaz. (s. 56) Ruh da ne kadar sağlam ve olgunsa, dışarıdan gelecek bir etki onu o kadar az değiştirebilir, değil mi? (s. 70) Yalan devlet gemisini batıracak bir fırtınadır. (s. 79) Müzik eğitimi gereği gibi yapıldı mı insanı yüceltir, özünü güzelleştirir. Kötü yapılınca da bunun tam tersi olur. (s. 94) Kendini iyi bir insan olarak yetiştirmek isteyen güzeli arar, güzeli över, ondan hoşlanır ve onunla besle...

Allah’a Yakınlığın Dereceleri

Resim
Namazda iken nefsi konuşan kimse yakınlık bakımından farzını eda ediyor değildir. Hüküm bakımından ise o namazını eda etmiştir, namazı tekrar etmekle yükümlü değildir. Hüküm, insanların geneli (amme) içindir. Yakınlık ise Allah'ın has kulları (hassa) içindir. Kim yakınlığı istiyorsa ona ancak namazda nefsinin konuşması kesildiğinde ulaşır. Allah'a yakın kimsenin (mukarreb), diliyle Rabbine yalvarıp yakardığı halde kalbiyle gafil olması imkansızdır. Böyle bir şeyi ancak yakınlığın ne olduğunu bilmeyen cahil bir kimse söyler. (s. 10) Hakiki şükre gelince, şükür bir şeyin açılması, örtünün kalkmasıdır. Sözlükte șükretmek fiiliyle ilgili olarak "herhangi bir şeyi açtı, mesela ağzını açtı yani dişlerini gösterdi" denilir. O halde şükür, kalp gözünün görülünceye kadar açılmasıdır. Şükür, insanın eşya hakkındaki acizliğini görmesidir. Şükrün hakikati budur. (s. 16) Kalbin tutkusu Rabbinin yüzünedir. (s. 56) Allah bizi hiç kimseye benzemeyen harikulade bir biçimde yaratmıştır...