Genç Müslümana Öğütler


Ey hidayet isteyen mürid, bütün halka hüsn-i zanla bakmaya alış.  Buna kendini alıştır. Onlarla olan işlerinde vicdanının sesinden ayırma. Temiz yürekli ol. Müslüman kardeşlerine gıyablarında da duacı ol. (s. 21)

Şu bir hakikattir ki, bir mürid hak yolunda doğruluktan ayrılmadıkça, Mutlak Hidayet Erdiricisi Rab, onu bir mürşid-i kamile rastlatır ve şeytanları bile ona hayrı ilham edici meleklere çevirir. Doğruluk bir büyük iksirdir ki, neyin üzerine konsa onu arıtır ve bakır üzerine konsa onu altın yapar. (s. 22)

Ey mürid! Öfke ve gazabını tut ve gösterme. Bunu yaparsan Allah'ı memnun, şeytanı üzmüş, kendini de terbiye etmiş olursun; nefsini düzeltmiş olursun. Gazap, nefsin zapt edilmemesinden, başıboş bırakılmasından doğduğundan, sen öfkeni tuttukça, nefis sınırını bilir, azmaz ve sana boyun eğer. Sen öfkeni tutarsan, karşıdakini sevindirmiş, onun fiiline karşılık vermemiş, ona bir ceza biçmemiş olursun ki, bu davranışın, cezadan daha çok tesir ve onun kendi nefsini cezalandırmasını telkin eder ve onu hak ve insaf dairesine döndürür, kusurunu itirafa yol açar. Öyleyse bu öğüde önem ver ve bu huyu edin. (s. 33)

Ey mürid! Seher vaktinde istiğfar ve zikre devam et. İstiğfar, hemen günahın ardından gelirse onu mahveder ve olmamışa çevirir. İbadet ve ihsandan sonra olursa nur üstüne nur, sevince ek sevinç olur. Allah'ı anmak ise, kalbi dağınık, her parçası bir yanda olmaktan, perişanlıktan kurtarır ve bir noktada, bir hedefe dönmüş olarak toplar ve gönlü sıkıntıdan kurtarır, onu sevinçle doldurur. (s. 36)

Takva vikayeden gelir. Zırhların ve siperlerin en güçlüsü ise Allah'ın zırhıdır (vikayesidir). (s. 38)

Dünya ahiretin tarlası ve ebedi saadetin vasıtası olduğu için, aslında kötü olmak şöyle dursun, iyidir ve makbuldür, övülmeye değerdir. Asıl kötü olan, dünyevi arzu, şehvet ve isteklere gönülden bağlanarak Hak'tan gafil olmaktır.

Hikmetini şahsında billurlaştıran Peygamberimiz Efendimize "Dünya nedir?" diye sorulduğunda "Seni Mevlandan gaflet ettirendir." buyurmuştur ki, dünya, kerim olan Mevla'nın zikir ve taatinden seni alıkoyan ve gaflete düşüren şey demektir. O halde, kötü olan, dünyanın kendisi değil, insanı Hak'tan koparan eşya ve ilgileridir. (s. 46)

"Allah mümini sanatında görmeyi sever.", "Gerçekten Allah sanatkar kulunu sever." ve "Helal kazanan Allah'ın sevgilisidir." ve bu anlamdaki hadis-i şeriflerin de işaret ettiği gibi, Cenab-ı Hak, iş, sanat ve ticaret erbabını rıza ve rahmeti içine almıştır. Bu hikmetledir ki, büyük peygamberlerin her birinin bir is ve sanatı vardı. (s. 47)

***

Dipçe: Sezai Karakoç'un günümüz Türkçesine kazandırdığı "Genç Müslümana Öğütler" isimli bu eserin Arapça aslının adı "Ma labüdde minhu li'l-mürid" olup Arapça aslından "Adabü'l-Mürid" ismiyle Osmanlı Türkçesine Giritli Ahmet Muhtar Efendi tarafından tercüme edilmiştir.  Sezai Karakoç, Muhtar Efendi'nin "Adabü'l-Mürid" adlı bu tercümesini sadeleştirerek eserine "Genç Müslümana Öğütler" ismini vermiş, hatıralarında da bahsettiği gibi M. Cemil müstear ismini kullanmıştır. Bu eser ilk olarak 1965 yılında Bedir Yayınları tarafından basılmıştır.

Genç Müslümana Öğütler (Adabü’l-Mürid)
Muhyiddin İbn Arabi
Mütercim: Sezai Karakoç
Diriliş Yayınları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Râvi

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde

Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti