Aradığın Şey Kütüphanede Saklı
Sağduyusu ve vizyonu yüksek bir kütüphanecinin kitaplar vasıtasıyla yönlendirdiği insanlar ve bu insanların güzelleşen hayatları... “Aradığın Şey Kütüphanede Saklı” kitabı 5 öykü/hayat ekseninde bir roman. Akıcı üslubu ile zevkle okunacak bir kitap. Kitaptan altını çizdiğim satırlardan bir kısmı:
Ne olacağını asla bilemeyeceğimiz bir dünyada, şu an elimden gelen neyse onu yapıyorum. (s. 30).
"Bir gün dükkan açmak istiyorum. Bir antika dükkanı.”
"Bir gün." Komaçi Hanım, sadece bu kısmı tekrar etti. Düz bir şekilde söylemişti ama aceleyle bir bahane bulmam gerekiyor gibi hissettim.
"Hayır, yani, işimi hemen bırakamam. Bir dükkan açabilecek kadar büyük bir meblağı öyle kolayca toplayamam. Bir gün yapacağımı söyleyip dursam da en sonunda bir hayal olarak kalır belki de.”
"Hayal olarak kalacak demek." Komaçi Hanım başını hafifçe eğdi. "Bir gün dediğin sürece, o hayalin asla sonu gelmeyecek. Güzel bir hayal olarak sonsuza dek sürecek. Gerçekleşmeyecek belki. Ama ben bunun da bir yaşam biçimi olduğunu düşünüyorum. Somut bir plana bağlanmayan hayaller kurmakta yanlış bir şey yok. Hayal kurmak günleri daha keyifli hale getirir."
Nutkum tutulmuştu. Eğer "bir gün” demek hayal kurmaya devam etmenin sihirli sözcüğüyse, bu hayali gerçekleştirmek için ne söylemem gerekiyordu?
"Ancak hayallerinin ötesinde ne olduğunu bilmek istiyorsan, harekete geçmelisin." (s. 55)
Sanki farkına varmadan birbirine bağlanmış görünmez ipleri çekerek harekete geçmeye başlamıştım. Yapılacak çok şey vardı ama artık "zamanım yok" bahanesini kullanmayı bırakmaya karar vermiştim.
Bunun yerine "sahip olduğum zamanla" neler yapabileceğimi düşünecektim.
Böylece "bir gün", "yarın" olacak. (s. 83)
Eğer satın alınabilecek bir şey olsa bütün paramı boş zamana yatırırdım. (s. 93)
Mizue Hoca kaşığını bıraktı. "A, Sakitani Hanım, demek siz de atlıkarıncaya binmişsiniz," dedi nazikçe.
“Atlıkarınca mı?”
Mizue Hoca kıkırdayarak, "Bu çok yaygın bir durum. Bekarlar evlilerin, evliler çocuklu çiftlerin yerinde olmak ister. Ama çocuklu olanlar da aslında bekarlara özenir. Aynı sürekli dönen atlıkarınca gibi. En önde kimse yokken, herkesin önündekini kovalaması ne kadar da komik değil mi? Yani mutluluğun daha iyi, daha kötü veya kusursuz bir şekli yoktur," dedi, çok eğlenerek anlatmıştı.
Ardından bardaktaki suyundan içti. "Hayat, hep bir kaos halindedir. Koşullarınız ne olursa olsun işler her zaman planlandığı gibi gitmeyebilir. Ancak diğer bir yandan bakarsak, gerçekleşmesini asla hayal edemeyeceğiniz hoş sürprizler sizi bekliyor olabilir. Çünkü hayatta, iyi ki düşündüğümden farklı oldu, dediğimiz çok şeyle karşılaşıyoruz. Planlarınız veya projeleriniz ters gidince, bunu bir başarısızlık veya kötü şans olarak görmemeye çalışın. Eğer bunu yapabilirseniz, o zaman hem kendinizi hem de yaşamınızı değiştirebilirsiniz." (s. 114)
Kitapta yazana göre kalbin, gözle görülmeyeni gören iki gözü vardı. Bunlardan biri, rasyonel ve mantıksal açıdan bakan Güneş Gözü'ydü. Olaylara parlak bir ışık tutuyor ve anlamamızı sağlıyordu. Diğeriyse duygu ve sezgilerle algılayarak bağlantı kuran ve etkileşime geçmek isteyen Ay Gözü'ydü. Karanlıktaki bir canavar ya da gizli bir aşk gibi hayal gücümüzdeki ve hayallerimizdeki şeyleri kapsıyordu. Her iki göz de kalbimizde mevcuttu. (s. 115)
Aradığın Şey Kütüphanede Saklı
Michiko Aoyama
Yorumlar