Kalbin Simyası
Kalp huzurlu olmak için tasarlanmıştır, ki bu hale Allah'ı "zikrederek" erişilir. (s. 17)
"Bilesiniz ki kalpler ancak Allah'ı zikrederek huzura kavuşur." Kalbin aradığı ve yöneldiği şey, işte bu huzur halidir. O daima Yüce Allah'ı "anmanın" hasretini çeker. Fakat insan, Allah'ı anmayı ne zaman bırakır ve hatta unutursa işte o zaman kalbe sıkıntı ve kargaşa hâkim olur. (s. 17)
Vücudumuzdaki hücreler oksijene ihtiyaç duyarlar, bu yüzden nefes alırız ve nefesimiz kesilirse yaşayamayız. İște bunun gibi, kalbin de teneffüse ihtiyacı vardır ve kalbin nefesi Allah'ı "anmaktan" başka bir şey değildir. O olmadan manevi kalp hayatta kalamaz. İşte vahyin ve kutsal metinlerin varlık sebebi de, bize kalplerimizin beslenmeye muhtaç olduğu gerçeğini hatırlatmaktır. (s. 17)
Reklamcılık teorisine göre, insanlar bu tip resimlere sürekli maruz kaldıklarında sadece oradaki ürüne yönelmekle kalmaz, aynı zamanda onunla ilişkilendirilen kültürü de arzulamaya başlarlar. Reklamcılar, pervasızlığı yücelten ve sinsice tefekkürden uzaklaştıran bir hayat tarzını pazarlarlar. (s. 47)
Nefret, sevginin yokluğu anlamına gelir ve kalpten ancak muhabbetle çıkabilir. (s. 49)
Aldatma, riya ve yapmacık davranışlar ile elde edilen,
Hile yoluyla kazanılan makam haramdır.
Böyle insanların rızasını kazanmaya çalışan,
el-Musavvir, el-Aziz ve el-Muktedir olan Allah'ın rızasını beklemesin.
Şeyh Mevlüd el-Moritanî
(s. 51)
Allah'ın güzel isimlerinden biri de el-Mün'imdir (nimet bahşeden). Buna göre haset, bir kimseye Allah tarafından sunulmuş bir ihsanın kaybedilmesini istemektir. Böyle bir talep, Allah'ın bu nimeti o kişiye vermemesi gerektiğini belirtmekle, hatta daha da kötüsü, "O kişiye bu nimeti vererek hata etti zira 'ben' onu daha çok hak ediyorum," demekle eş değerdir. (s. 65)
Cenab-ı Allah, insanlara verdiği nimetler hususunda mutlak hikmet sahibidir. Eğer biri, herhangi bir kimseye verilen nimetleri sorgularsa aslında bu nimetleri vereni sorguluyor demektir. İşte hasedi, kınanmış ve yasaklanmış bir ahlak yapan da budur. (s. 66)
Resulullah (s.a.v), "Cennete bir ağaç vardır ki, kendi kusurlarıyla uğraşmaktan başkasının kusurunu düşünmeye fırsat bulamayanlara mahsustur," buyurmuştur. (s. 78)
Amerikalı mizah yazarı Mark Twain, "Hayatta binlerce sıkıntım var fakat çoğu zaten hiç bașıma gelmedi," demiştir. İnsanoğlu belki de asla muhatap olmayacağı bir sürü mesele ve sorun nedeniyle acı çekebiliyor. Bu hayali endişeler, insanı bazen etkisi altına alabilir. (s. 81)
Samimiyetsizlik, Allah katında kabul görmez. (s. 89)
Her insan, kendi kalbinin çobanıdır. (s. 89)
Sahabenin gayretinin merkezinde, ruhlarını inceltmek ve kalplerini temizlemek vardı. (s. 120)
İyilik yapan ve daha fazlasını yapmayı uman insanların, aynı zamanda ölüm üzerine çokça düşünen ve ahirette kurtuluşa ermek için en çok çalışan insanlar olması bir tesadüf değildir. (s. 123)
İnsanın kalbinde, onun başkası hakkındaki düşüncelerini ve kanaatini olumsuz etkileyen şüpheye de "kalbin gıybeti" denmiştir ve bu da dinen hoş görülmez. (s. 132)
Gurur kelimesinin ingilizcesi olan "vanity" ifadesinin kökü, Latince "içi boş" anlamına gelen bir kelimeye dayanır. Bu durum, gururun kaynağının içinin boş olduğuna ve yok olup gideceğine işaret eder. Roma imparatoru bir savaşı kazandığında, savaştaki generalinin sokakta geçit resmi yapacağı bir zafer kutlaması düzenlerdi. Hemen arkasında bulunan kölesi bir yandan zafer işareti olan bir defne yaprağı tutar, diğer yandan da generalin kulağına, "Bunların hepsi gurur", diye fısıldayarak gururun tehlikesine karşı onu uyarırdı. (s. 137)
İnsanın kendi davranışları ile Allah'tan gördüğü muamele arasında bire bir bir ilişki vardır. Bu, Hakim olan Rabbimizin, yaratılmışların nezdinde sünnetullah olarak koyduğu bir mutabakat esasuna dayanır. İnsan, Allah'ın gazabına maruz kalmak istemiyorsa insanlara haksız vere öfkelenmemelidir. (s. 142)
Bir kişinin, Efendimizin (s.a.v) hayat tarzını örnek alabildiği ölçüde dengeye ulaşması beklenir. Zira onun yolu, aşırılıklardan uzak olan itidal yoludur. (s. 147)
İslam; umudun membaıdır, akaidi ve dünya görüşü iyimserlik ve ferahlık doludur. Meyvesinden kurdun kuşun nasipleneceği bir ağaç dikmek, ağacın ömrü boyunca diken kişiye bir sevap kapısı açar. Umut, yolumuzu aydınlatır. (s. 212)
Kalbin Simyası
Hamza Yusuf
Türkçesi: Abdurrahman Açıkgöz
Yorumlar