Mesnevi Beşinci Cilt

Ey söylemedik duaları bile kabul eden Rabbim, her nefes senden gönle yüzlerce kapı açılır. (c. 5, b. 310)

Gözyaşı kandır. Gam, onu su hâline getirmiştir. (c. 5, b. 494)

Hakk'a dua elini kırık bir gönülle açmak gerek. Hakk'ın fazlına mazhar olan kırık gönüllülerdir. (c. 5. b. 498)

Zıt ancak zıddıyla bilinir, merhem yarayla,

hafiflik ciddiyetle zahir olduğu gibi.


Nihayet Elest ikliminin kadri bilinsin diye

aşağılık dünya önce olmuştur.


Buradan kurtulup oraya gidince ebediyen

işin Hakk'a şükür olur.


"Orada toprağa bağlanmış bu mukaddes bahçeden kaçmadaymışım.


Keşke ecelim daha önce gelmiş olsaydı

da dünyada korkudan dertlenmeseydim!"

dersin. (c. 5, b. 605-609)


Yüzünü, nakkaşın yüzünden ayırdın. 
Çünkü bir nakışla dostluk ettin. (c. 5, b. 1510)

Ağlayp yalvarmak için günde beş kere feman gelir. Yani kullar, namaza çağrılır.

Müezzinler -Hayye ale'-felah- diye çağırırlar. Bu ağlayış o felaha varıştır.

Ey Rabbim sen, kimi kahr etmek istersen onun kalbinden ah u feryadı giderirsin.

Ta ki bir men eden olmaksızın ona bela iner gelir. Çünkü yalvarıştan onun bir şefaatçisi yoktur.

Her kimi de belalardan emin kılmak istersen onun canına tazarruu getirirsin.

Kur'an- Kerim'de, üzerine kahrın gelen ümmetin hali beyan olunmuştur.

Onlar, o an yalvarmadıkları için beladan emin olmadılar.

Gönülleri katı olduğundan, günahlarını ibadet saymak bedbahtlığına düşmüşlerdi.

Mücrim, cürmünü görmedikçe nasıl onun gözünden nedamet yaşı gelir? (c. 5, b. 1607-1615)

Hâsılı tazarru, Hakk'ın makbulü olmuştur. Ağlayışın değeri, başka hangi şeyde var? Onu tatbik et.

Şimdi tam bir ümitle yalvar da ey ağlayan kişi, sonra gülesin.

Çünkü Cenabıhak, gözyaşının faziletiyle şehidin kanını bir tutmuştur. (c. 5, b. 1625-1627)

Fayda ve zarar ne ise hepsinin şükrü lazımdır. Çünkü kaderde beterin beteri olur.

Madem rızıklarını veren O'dur, şikayet küfür olur. Sabırlı ol. Sabır, lütfun anahtarıdır.

Yegane dost Cenabıhak'tır. O'ndan gayrı her şey düşmandır. Dosttan düşmana şikayetse layık değildir.

Ayran verse, bal istemem ben. Çünkü her bir nimetin yanında bir de gam vardır. (c. 5, b. 2366-2369)


Kur'an'ın manasını, sen yine Kur'an'dan sor. Veya ona âşık olandan sual et.
Ki o, Kur'an'a candan kurban olmuş, ruhu Kur'an'ın kendisi kesilmiştir.
Gülde yağ tamamen mahvolsa ister onu gül, ister yağ diye kokla. (c. 5, b. 3137-3139)

Aşkı ve nazarı kendine talim et. Zira bu, taşa işlenen nakış gibidir.
Nakşın, sana bir vefa talebesidir. Başka her şey yok oldu. Artık nerede ne arıyorsun?! (c. 5, b. 3203-3024)

Ne vakte kadar avamın yolunda didinip duracaksın? Murat ummaktasın, nâmuradsın!
İyi vaktinde herkes, seninle dost ve arkadaştır, dertli zamanındaysa dostun ancak Cenabı Hakk'tır. (c. 5, b. 3214-3215)

Vesvesenin ağzını bağlayan ancak aşktır. Yoksa vesveseler, herkese mağlup olmaz. (c. 5, b. 3239)

Bu bahsi ancak aşk keser. Dedikodudan kurtaran yalnız odur. (c. 5, b. 3249)

Hazine ve mücevherler evlerde bulunmaz. Onlar, viranede gömülüdürler.
Adem Aleyhisselâmın hazinesi de cisim viranesine defnedilmişti de bu yüzden o çamur, melun şeytana göz bağı olmuştu.
O çamura o, hor hor bakıyordu. Ama muteber cana o çamur bir seddi. (c. 5, b. 3460-3462)

Sen, kitaplardan ilim arıyorsun, eyvahlar olsun! Tadı, helvadan umuyorsun, yazıklar olsun!
Halbuki sen, bir damlaya gizlenmiş bir ilim ummanısın. Teninde bütün bir âlem gizli. (c. 5, b. 3587-3588)

Bir diriyi yâr edinen kişi artık bir ölüyü tercih eder mi? (c. 5, b. 3599)

Bil ki her hakir akıl, hırs ve şehvet anında kararını kaybeder. (c. 5, b. 3745)

Tut ki şarka da garba da sahip olsan ne çıkar? Değil mi ki o, baki değil, bir şimşek​ kadar geçici.
Baki olmayan mülkü ve saltanatı, ey uyuyan gönül, sen onu bir rüya bil!
Cellat gibi boğazını sıkıştıran o gururu, o saltanatı isteme. (c. 5, b. 3936-3938)

Gönülde bir kandil vardır ki o, hırs ve şehvet vaktinde gizlenir. (c. 5, b. 3969)

Çektiğin bir sıkıntı, yine senin bir hatandan hâsıl olmuş, duçar olduğun afet, bir şehvetten sana ulaşmıştır.
O günahı görmez, ibret almazsan dahi Hakk'a yüz tut, mağfiret talep et.
Yüzlerce secde edip de ki, "Ey Allah'ım, bana bu dert, kendi yaptıklarımdan dolayıdır.
Haşa sen, zulümlerden münezzehsin. Suçsuz bir gönle dert ve gam vermezsin.
Gerçi ben cürmümü tamamen bilmiyorum ama gizli ve aşikârı bilen ancak sensin.
Cürmümde sebebi örttüğün gibi senden, günahımı da gizlemeni istiyorum.
Suçumu, ceza ile izhar edersin. Cezalanmakla hırsızlığım, suçluluğum belli olur." (c. 5, b. 3997-4003)

Hırsı, şehveti, hışmı terketmek erliktir. Ve bu peygamberlik damarıdır. (c. 5, b. 4035)

Hakk'tan uzak bir diri olmaktansa O'nun nazar ettiği bir ölü olmak daha iyi. (c. 5, b. 4037)

Mesnevi
Hz. Mevlânâ
Tercüme: Süleyman Nahifi / Âmil Çelebioğlu 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde

Râvi

Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti