İnsancıklar
Bu sabah bir tarla kuşu gibi şen kalktım. Ne güzel bir sabahtı sevgilim! Penceremiz açılmıştı; güneş pırıl pırıldı; kuşlar cıvıldaşıyordu; hava bahar kokularıyla doluydu ve tüm doğa yaşama dönüyor gibi görünüyordu; her ne varsa doğayla uyum içindeydi ve bahara ayak uydurmak için yerli yerindeydi herşey. (s. 9)
Sonra düşündüm ki Varinka, endişe ve korku içinde yaşayan biz insanlar, kuşlarla benzer mahlukatın kaygısız ve masum mutluluğunu kıskanmalıyız. (s. 10)
Hatıralar mutluluk verici ama hatırlamak kederlendiriyor. (s. 19)
Bir sürü kitabı vardı, pek ender bulunan pahalı kitaplardı bunlar. Para karşılğında başkalarına da ders verirdi, cebi para görür görmez de hemen gidip kitaba yatırırdı. (s. 40)
O an, kitapların ağırlığından neredeyse kırılacak hale gelmiş uzun raflara kıskançlıkla baktım. Öfke, sıkıntı ve taşkınlığa yenik düşerek kitaplarının tümünü en kısa zamanda okuma arzusuna kapıldım. (s. 47)
Ağırlaşan, hastalanan, yorulup kederle dolan kalp, hatıralarla tazelenip diriliyor; tıpkı yakıcı bir günü izleyen serin bir akşam vakti, öğlen sıcağında kavrulmuş zavallı, sayrı bir çiçeğin çiy taneleriyle tazelenip dirilmesi gibi.. (s.52)
Başlangıçta bunları sadece uyanık kalmak için okuyordum, sonraları daha dikkatli ve en sonunda hevesle okumaya başladım. Yeni, bilinmeyene kapılar açıyordu kitaplar. Kalbime yepyeni düşünceler, yeni izlenimler ve mükemmel bir akış hücum etti. Üstelik bu yeni izlenimleri özümsemek bana daha fazla hassasiyet daha fazla merak ve gayret veriyordu. Ne kadar seversem o kadar derinden sarsılıyordu ruhum. Kalbime üşüştüler, huzur vermediler. Tuhaf bir karmaşa bütün benliğimi tasalandırıyordu. Ama bu ruhsal ayaklanma dengemi tamamen altüst edemedi. Pek hayalperesttim ve sanıyorum bu sayede kurtuldum. (s.52)
İnsanın kendi vicdanına karşı herşeyi açıklaması çok zor; başkasına açıklaması ise daha da zor. (s. 63)
Hem Varinka sevgilim, çocukların kederlenmesinden hoşlanmam ben, onları kederli görmek insana acı verir. (s. 73)
Edebiyat bir resim, yani bir anlamda hem resim hem de bir ayna. Duygular, ifadeler, en ince eleştiriler, öğretici bilgiler taşıyan bir belge. (s. 76)
İnsan nasıl alıştıysa öylesini istiyor. Acı çekse bile. (s. 81)
Üzgün olunca, ne olursa olsun konuşması tatlı geliyor. Bir kere rahatlatıyor insanı, hele gönlünden geçeni ortaya dökebildimi daha çok rahatlatıyor. (s. 83)
Bunu ise adeta kendim yazmışım gibi okudum, sanki kalbimi olduğu gibi elime almış da tersyüz edip insanlara göstermiş, ayrıntılarıyla tasvir etmişim. (s. 90)
Bu benim kaderim ve sen de bilirsin ki insan kendi kaderinden asla kaçamaz. (s. 107)
İnsanlar alıngandır; evet doğaları gereği böyledir. (s. 109)
Ve şimdiki zaman öyle bunaltıcı, öyle karanlık ki... Sonum ne olacak, ne olacak sonum benim? (s. 143)
Evet, aslında, yoksulluk her zaman bir derttir. Kim bilir belki de fakirlerin karın gurultuları zenginlerin uykusunu kaçırıyordur. (s. 149)
İnsan sebepsiz yere, bu kadar kolay ölüveriyor işte. (s. 167)
Üşüteceksiniz meleğim, kalbiniz üşüyecek. (s. 174)
İnsancıklar
Dostoyevski
Şule Yayınları
Yorumlar