Açlık

 


Allah bilir, diye düşündüm, iş arasam bir faydası olur mu? Aldığım o bir sürü ret cevapları, o yarımağız vaatler, düpedüz hayır'lar, beslenmiş de boşa gitmiş ümitler, her seferinde sonuçsuz kalmış yeni yeni teşebbüsler, bende cesaret diye bir şey bakmamıştı. Son defa bir tahsildarlık için başvurmuş, ama geç kalmıştım; elli kron kefalet akçası da bulamamıştım üstelik. Her seferinde şu veya bu engel çıkıyordu karşıma. İtfaiye Müdürlüğü'ne de gitmiştim. Salonda elli kişi kadardık; güçlü kuvvetli olduğumuz, gözümüzü daldan budaktan esirgemediğimiz sanısını vermek için göğüslerimizi germiştik. Bir muavin dolaşıyor, isteklileri gözden geçiriyor, kollarımızı elliyor, bazı sorular soruyordu. Bana da geldi, başını salladı sade, gözlüğümden ötürü bu işe yaramayacağımı söyledi. Gittim, sonra döndüm geldim gözlüksüz. Kaşlarımı çatmış durdum, bıçak gibi keskindi bakışlarım. Adam geldi yine önüme, gülümsedi, geçip gitti: tanımıştı herhalde. İşin kötüsü, elbiselerimden hayır kalmamıştı: hiçbir yerde mazbut bir adam etkisi yaratamazdım artık.

Boyuna, düzenli-biteviye, şu son zamanlarda işim bitikti benim! Sonunda, ellerim böyle boş, ortalarda kalışım ne garip! Artık bir tarağım bile yoktu, efkâr basınca okumaya bir kitabım bile yok. Yaz boyu mezarlıklara taşındım, ya da saray parkına. Gazeteler için yazılarımı oralarda yazdım: Türlü konularda, acayip buluşlar, tedirgin beynimdeki esintiler, kaprisler üstüne, sütun sütun yazılar. O perişanlığımda çok kere en olmayacak konuları seçtim. Yazılmaları bana saatlerce süren çabalara maloldu. Yazdım, hepsi geri çevrildi. Birini bitirince bir yenisine giriştim, yazı işleri müdürünün geri çevirmeleri çokluk yıldırmadı beni. Kendi kendime, ergeç başaracaksın, dedim hep. Nitekim arada, şansım açıldıkça, başardığım yazılarda, bir ikindiüstünün emeğine karşılık, beş kron aldığım oldu. (s. 12)

Açlık
Knut Hamsun 
Tercüme: Behçet Necatigil

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Muhammed’in Liderliği

Râvi

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde