Yürümeye Övgü
Yürüyüş dünyaya açılmadır. Yaşama dair mutlu duygular vererek onarır insanı. Bütün duyuların açık olmasını gerektiren etkin bir meditasyona sokar insanı. İnsan aklı yürüyüşten bazen değişmiş olarak döner ve o anki yaşamlarımızda ağır basan ivediliğe boyun eğmektense zamanın keyfini çıkarmaya eğilimi hisseder kendini. Yürümek geçici ya da kalıcı olarak bedenle yaşamaktır. Ormanlarda, yollarda ya da patikalarda yürümek bizi dünyanın düzensizlikleri karşısında gittikçe artan sorumluluklarımızdan muaf tutmaz; soluklanmamızı, duyularımızı keskinleştirmemizi, meraklarımızı yenilememizi sağlar. Yürüyüş çoğu zaman insanın kendi içinde yoğunlaşmasını sağlayan bir dolayımdır. (s. 11)
Yürüme insanın temel olan şeyleri dert edinmesini sağlar, acele etmeden zamanın tadını çıkarma keyfi verir. (s. 18)
Mevsimlerin ve günlerin geçip gittiğini gören Bashô, "Zaman durup dinlenmeyen bir yolcudur" diyor. (s. 21)
Regis Debray'ı dinleyelim: "Adım atma kültürü, geçiciliğin verdiği sıkıntıları yatıştırır. Çantanızı sırtınıza vurduğunuzda, ayakkabınız çakıl taşlarıyla temas ettiğinde kafanız artık son havadislerle ilgilenmez olur. Günde otuz kilometre yürüdüğüm zaman zamanımı yıllarla hesaplıyorum; uçakla üç bin kilometre yol aldığımda hayatımı saatlerle hesaplıyorum" (s. 25)
Her türlü süre duygusu kaybolup gider, yürüyüşçü beden ve arzu bakımından yavaşlatılmış bir zaman içerisindedir. Sadece kimi zaman karanlığa kalmamak için daha hızlı yürüme ihtiyacı hisseder. Saat kozmiktir, doğanın ve bedenin saatidir, süreden titizlikle ayrılmış kültürün saati değildir. (s. 25)
Sessizlik anlamın bir tarzıdır, bireyi yakalayan bir duygudur. (s. 43)
Sessizliği oluşturan şey seslerin kaybolması değil, dinlemenin niteliği, mekâna can veren yaşamın hafif nabız vuruşlarıdır. (s. 44)
Sessizliğin hüküm sürdüğü bir evren dünyanın bağrında özel bir boyut açar. (s. 45)
Bir manzaranın güzelliğiyle birleşen sessizlik insanı kendine götüren bir yoldur. Zamanın durma andır; insana yerini bulma, huzur kazanma olanağı veren bir geçit o an açılır. (s. 46)
Sessizlik insanı gereksiz şeylerden kurtarır, onu yeniden kullanışlı hale getirir, içinde debelendiği alanı temizler. (s. 46)
Yürüyüş, özellikle düşünmeye elverişli bir andır. Sokrates'le öğrencilerinin sakin sakin yürüyüşlerini unutmayalım: Çok sayıda ders, tesadüfen rastlanan ve birlikte dolaşılan yoldan geçen öteki muhataplarla, adımların ritmiyle aylak aylak dolaşırken geliştirilen akıl yürütmelerle ilgilidir. (s. 54)
Rousseau: "Yürüyüşte düşüncelerimi canlandıran ve harekete geçiren bir şey var; hareketsiz kaldığımda neredeyse hiç düşünemiyorum; beynimin çalışması için bedenimin hareket etmesi gerekiyor." (s. 55)
Kierkegaard 1847'de Jetteye yazdığı mektupta şöyle diyor: "Ben en verimli şekilde ancak yürürken düşünebiliyorum ve yürüyüşün uzaklaştıramayacağı hiçbir bunaltıcı düşünceye ihtimal vermiyorum." (s. 55)
Nietzsche Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı kitabında ise şöyle diyor: "Esinlenmiş kişinin derin ruh hali. Her şey yolda, uzun yürüyüşler sırasında tasarlanmıştır. Müthiş esneklik ve bedensel eksiksizlik." (s. 55)
"Kent bize dünyanın yuvarlak olduğunu unutturur" diyor Pierre Sansot; toprağı, tepeleri, ormanları, tarlaları elimizden alır. (s. 105)
Yürüyüş insanın kendisinden soyunmasıdır, insanı dünyayla karşı karşıya bırakır. (s. 131)
Kendini doğurmak için gecenin içinden fiziksel olarak geçmek gerekiyordu. Yürüyüş dünyanın gerekliliğine yeniden kavuşmayı sağlayan anlamı yavaş yavaş üretir. (s. 133)
Yürümeye Övgü
David Le Breton
Yorumlar