Kalbin Halleri

İnsanı diğer canlılardan şerefli ve üstün kılan şey Allah'ı tanıma imkânıdır. Bu biliş kişi için dünyada güzellik, yetkinlik ve övünç kaynağı; ahiretteyse hazine ve azıktır. İnsan, bu imkânı uzuvlarından herhangi birisiyle değil sadece kalbi sayesinde kazanmıştır. Allah'ı bilen, O'na yakınlaşan, O'nun için çalışıp çabalayan, çırpınan kalptir. Allah katında ve kudret elinin altında olan şeyleri keşfeden yine kalptir. Diğer organlar bir kralın köleleri ya da bir çobanın sürüsü gibi kalbin hizmetçisi konumunda ve onun güdümü altındadırlar. Kalp onları bir ustanın araç ve gereçlerini kullandığı gibi kullanır.

Kalp, Allah'tan başkasından kurtulduğunda Allah katında makbul olan, başkalarına takılıp gömüldüğünde Allah'tan perdelenendir. Kalp sorumlu tutulandır. Muhatap alınan ve ikaz edilendir. Allah'a yaklaştıkça sevinir. Dolayısıyla kalbi arındıran kurtuluşa erer, kirletense hüsrana düşer." (Şems, 9-10) Yaptığımız ibadetlerden uzuvlarımıza yansıyan şeyler kalbin nurlandır. Çünkü işin aslında Allah'a itaat eden kalptir. Aynı şekilde isyan durumunda da Allah'a karşı gelen odur. Günahlardan organlara yansıyan şeyler de kalbin eseridir. Yani dışımızdaki güzellik ve çirkinlikler içimizin yani kalbimizin aydınlanması ya da kararmasıyla olur çünkü her kap içindekini sızdırır!

İnsan kalbini bildiğinde nefsini, nefsini bildiğinde rabbini bilir. Dolayısıyla kalbini bilmeyen kendini, kendini bilmeyen rabbini bilemez. Zaten kalbini bilmeyen başka şeyleri hiç mi hiç bilemez! Buna rağmen insanların çoğu kalplerini ve kendilerini bilmezler. Onların kalpleri ve nefisleri arasında bir engel konmuştur. Allah, mâni olması yönüyle "... kişiyle kalbi arasına girer." (Enfal, 24) Bu, Cenâb-ı Allah’ın o kişinin kendisini görüp gözetmesini, keyfiyetini idrakini, Rahman'ın iki parmağı arasında nasıl çevrildiğini bilmesini engellemesidir. Böyle kişiler bu iki parmak arasında kâh aşağıların aşağısına düşerek şeytanların seviyesine nasıl indiklerini ve kâh yücelerin yücesine çıkarak Allah'a yakınlaştırılmış meleklerin âlemine nasıl yükseldiklerini anlayamaz.

Kişi kalbini bilmelidir. Kendisini gözetlemek, nefsini hizaya çekmek ve melekût âleminin kalbinde beliren ve kalbi üzerine doğan nurlarının hazinelerini gözetlemek için kalbini bilmelidir. Kalbini bilmeyen, Allah'ın: "0nlar Allah’ı unuttular Allah da onlara kendilerini unutturdu. Onlar gerçekten doğru yoldan çıkmışlardır." (Haşr, 19) buyurduğu kişilerden olur. Kalbi ve özelliklerini incelikleriyle öğrenmek dinin asıl ve saliklerin yolunun esasıdır. (s. 11-12)

Kişi dünyayı aşamadan, bedeniyle istekleri durulmadan Allah'a ulaşamaz (s. 21)

Kötü olanlar tüm insanların da kendileri gibi kötü olduğunu sanar. İnsanların ayıplarını gözetleyerek onlar hakkında kötü düşünen bir insan görürsen onun iç dünyasının çok kirlenmiş olduğunu bilesin. Ondan taşan sözler de içindeki pisliğin yansımalarıdır. Başkasını kendisi üzerinden görür ve tanır. Mümin her zaman karşısındakini iyi görmek için bahaneler arar, münafık ise her zaman kusur arar. Müminin gönlü herkesle ilgili pek rahattır. (s. 98)


Kalbin Halleri

İmam Gazzâlî

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde

Râvi

Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti