Ledünni İlim Risalesi

Mutasavvıflardan bir grup; cesedin olduğu gibi kalbin de gözü olduğunu, böylece zâhiri gözle zâhiri varlıkların, akıl gözüyle de hakikatlerin görüldüğünü söylemişlerdir. Resulullah Aleyhisselam da şöyle buyurur: "Hiçbir kul yoktur ki kalbinin iki gözü olmasın." Bu gözlerle gayb idrak edilir, Allah Teala bir kuluna hayır dilediği zaman, dış gözünden saklı olan şeyleri görmesi için kalb gözlerini açar. (s. 48)

Dil ilmi, bütün ilimlere götüren bir merdivendir; dili bilmeyene ilimleri tahsil etme yolu kapalıdır. Bir yere tırmanmak isteyen kişinin öncelikle merdiveni hazırlaması lazımdır, sonra tırmanması mümkün olur. Dil ilmi de büyük bir vesile, yüksek bir merdivendir. İlim talibi dilin hükümlerinden müstağni kalamaz. Dil ilmi böylelikle asılların aslı konumundadır. Dil ilminin ilk bahsi, müfred kelimeler menzilesinde olan edatları bilmektir. Bundan sonra mesela sülasi [kökü üç harfli], rubai [kökü dört harfli] vs. gibi filleri bilmek gelir. Dil ilmiyle uğraşanın Arap şiirleriyle meşgul olması lâzımdır. Bunlar arasında da en öncelikli ve en muhkem olanları câhiliye şiirleridir. Çünkü bu şiirlerde bir zihin temizliği, bir gönül rahatlığı mevcuttur. (s. 52)

İIham vahiy eseridir; nitekim vahiy gaybi durumun açıkça, ilham ise örtülü bir biçimde ortaya konulmasıdır. Vahiyden hasıl olan ilme nebevi bilgi, ilhamdan hasıl olana ise ledünni ilim denir. Ledünni ilim, elde edilmesi bakımından nefsle Bari (c.c.) arasında hiçbir vasıtanın olmadığı ilimdir. Bu ilim; saf temiz ve diğer şeylerden uzak, ince kalplere gayb kandilinden gelen ışık gibidir. (s. 59)

Ledünni ilim mertebesine vasıl olanlar çokça ilim tahsil etmekten ve öğrenimin zahmet ve yorgunluğundan müstağni kalırlar. Az taallüm eder, çok bilirler; az yorulur, çok istirahat ederler.

Bil ki vahiy kesildiği ve risalet kapısı kapandığı zaman, dini delillerin tashih edilmesinden ve dinin tamamlanmasından sonra, insanların peygamberlere ve İslâm davetinin izhar edilmesine ihtiyacı kalmamıştır. Nitekim Allah Teâlâ buyurur: "Bugün sizin için dininizi tamamladım." (Maide 5/3) İhtiyaç yokken fazladan bir şey yapmak ise hikmete aykırıdır. İlham kapısı ise kapanmamış, külli nefsin nûru kesilmemiştir. Çünkü insanların devamlı olarak tekrara, yenilemeye, hatırlatmaya ihtiyaçları vardır. İnsanlar peygamberlikten müstağni olmakla beraber, vesveselere gark olmuşlukları ve dünyevi arzulara düşkünlükleri yüzünden hatırlatılmaya ve uyarılmaya muhtaçtırlar. Bu sebeple Allah Teâlâ vahiy kapısını kapatmış olmakla beraber rahmeti sebebiyle ilham kapısını açmış, bu konudaki işleri kolaylaştırmış ve mertebelere ayırmıştır; ta ki insanlar Allah'n kullarına karşı latif olduğunu ve dilediğini hesapsız merzuk kıldığını bilsinler. (s. 60-61)

Bilmiş ol ki ilimler, bütün insânî nefslere yerleştirilmiş olup nefs bütün ilimleri elde etmeye kabiliyetlidir. Bir nefsin diğerinden üstünlüğü, dışarıdan ve sonradan kendisine arız olan bir durum sebebiyle bu ilimleri elde etme konusundaki nasibiyle ilgilidir. (s. 61)

Bu bağ çözüldüğü zaman nefsler ledünni ilmi bulmakla aydınlanır ve anlar ki bunu ilk yaratılışta, safiyetini koruduğu zamandan beri biliyordur. Bu bilgiyi kaybedişi, ondan cahil hale gelişi ise bu kesif bedenle olan beraberliği, bu bulanık menzil ve karanlık yerdeki ikameti sebebiyle hastalanmasından dolayıdır. (s. 62)

Bil ki ledünni ilim -ki ilham nûrunun akışıdır- "tesviye" den sonra gerçekleşir; nitekim Allah Teâla“ Nefse ve onu düzenleyene (tesviye) andolsun" buyurur. Bu dönüş üç şekilde olur:

Birincisi: Bütün ilimleri elde etmek ve çoğunluğunda en büyük nasibi almak, en yüksek yere varmaktır.

İkincisi: Doğru riyâzet ve sahih murakabedir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.) bu hakikate işaret ederek: "Bildiğiyle amel edene Allah bilmediği bilgiyi ihsan eder." Ayrıca: "Kırk sabah boyunca Allah'a karşı ihlaslı olan kimsenin kalbinden diline Allah (c.c.) hikmet pınarları zuhur ettirir." buyurmuştur.

Üçüncüsü: Tefekkürdür. Nitekim nefs taallüm edip ilme razı olur, sonra da fikretmenin şartlarını gözeterek bildikleri hakkında tefekkür ederse kendisine gayb kapısı açılır. Bir tacir gibi ki tasarrufun şartını gözeterek malı üzerinde tasarrufta bulunursa kendisine kazanç kapısı açılır. Hata yoluna saparsa hüsran çukurlarına yuvarlanır. Şu halde tefekkür eden kişi doğru yolu tuttuğu zaman yüksek akıl sahiplerinden olur, gayb âleminden kalbine bir pencere açılır, böylece alim, kâmil, akıl ve ilham sahibi, desteklenmiş bir kişi olur. Nitekim Resulullah (s.a.v.) buyurur: "Kısa bir süre tefekkür etmek altmış sene ibadetten hayırlıdır." (s. 64)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kibrit-i Ahmer'in Peşinde

Râvi

Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti